
Yöntem sorunu ile ilgili tartışmalara geçmeden yeni bir Anayasaya neden ihtiyaç duyulduğunu tekrar hatırlamak yerinde olacaktır.
Aslında yeni bir Anayasanın gerekliliği konusunda uzunca bir süredir toplumda genel bir fikir birliği oluşmuştu. Her ne kadar, 1982 Anayasasının 17 defa değiştiği ve neredeyse yarısının yenilendiği vurgulanarak yeni bir Anayasaya ihtiyaç olmadığı yolunda görüşler olsa da bu tür düşünceler toplumda ve siyasette karşılık bulmamıştır. Yeni bir Anayasanın birkaç sebeple gerekli olduğunu söyleyebiliriz.

Öncelikle, mevcut Anayasanın üzerinde hala 12 Eylül Darbesinin gölgesi bulunmaktadır. Bu otoriter ve antidemokratik gölgeden ve etkiden kurtulmak ancak yeni bir Anayasa ile mümkündür. Bununla bağlantılı olarak ve yapılan değişikliklerden sonra mevcut Anayasada ciddi tutarsızlıklar ve uyumsuzluklar olduğunu görmekteyiz. Bazı hükümler 12 Eylül rejiminin otoriter izlerini taşırken bazı hükümler ise 2000’li yılların Avrupa Birliği uyum sürecinin özgürlükçü etkilerini yansıtmaktadır. Yani Anayasanın bütününe hâkim olan ortak bir ruhtan bahsetmek güçtür.
İkincisi, Anayasa çok defa değişikliğe uğramış olsa da, hala yenilenmesi ve değiştirilmesi gereken maddeler içermektedir. Çünkü yapılan değişikliklerin hiç etkilemediği maddeler olduğu gibi, bazı değişiklikler vesayetçi sistemin sınırları dâhilinde yapılabilmiştir. Bunlar Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmaları sırasında açıkça ortaya çıkmıştır.

Üçüncüsü, 1961 Anayasası ile kurulan ve 1982 Anayasası ile güçlendirilen vesayet sistemi siyaseten kırılsa da bu sistemin anayasal izleri hala mevcuttur. Bu izler özellikle 2007 ve 2010 Anayasa değişikliği ile önemli oranda giderilmekle beraber hala atılması gereken adımlar vardır.
Yeni bir Anayasa yapmayı önemli kılan son bir sebep; ilk defa demokratik ve katılımcı bir usulle yeni Anayasanın yapılma imkânının doğmuş olmasıdır. Önceki Anayasalarımız savaş ya da darbe gibi olağanüstü durumlarda, herhangi bir toplumsal tartışma ve müzakere olmaksızın, devlet tarafından topluma dayatılarak yapılmıştı.
Özellikle 1961 ve 1982 Anayasaları darbe yapan askerler ve onlara eşlik eden bürokrasi tarafından kendi öncelikleri doğrultusunda hazırlanmıştı. Anayasaların referandumları ise alternatifsiz plebisitler olarak gerçekleşmişti.

Yani bu Anayasaların hazırlanmasına halkın katılımının sağ- landığını söylemek zordur. Bu demokratik olmayan yapım yöntemleri sebebiyle, önceki Anayasalarımızın kabul edilmelerinden kısa bir süre sonra Anayasa tartışmaları ve yeni Anayasa arayışları başlamıştır. Oysaki toplumsal tartışma sonucu ve müzakere yoluyla yapılan bir Anayasanın meşruiyeti çok daha güçlü olacaktır. Anayasanın hazırlanmasına katılan vatandaşlar şüphesiz o Anayasayı daha çok benimseyecek ve sahip çıkacaklardır.
Toplumun yeni bir Anayasanın yapımında çeşitli yöntemlerle bizzat yer alması, temsilcileri aracılığıyla bu sürece katılması ve kendi kaderini kendi eline alması anayasal farkındalığın gelişmesi anlamına gelecektir.
Kaynak: SETA (Cem Duran Uzun)
“neden yeni anayasa?” için bir yorum