Turkish Foreign Minister Çavuşoğlu said on Feb. 12 that relations between Turkey and the U.S. will either improve or get much worse.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 12 Şubat 2018 tarihinde “Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin ya gelişecek ya da daha kötüye gidecek” dedi.
Ankara apparently believes it is not possible to sustain relations between the two NATO allies at the current level of strain. Çavuşoğlu also said Turkey does not want to hear “more promises” from the U.S., but rather concrete steps. On Jan. 11 government spokesman Bekir Bozdağ also said Washington should “stop trying to convince Turkey” about its Syria policy and must instead start delivering.
Ankara belli ki iki NATO müttefiki arasındaki ilişkilerin şu anki gerginlik seviyesinde sürdürülmesi mümkün olmadığına inanıyor. Çavuşoğlu, Türkiye’nin ABD’den daha fazla vaatler duymak istemediğini, somut adımlar atmasını istediğini söyledi. Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Washington’un, Suriye politikası konusunda “Türkiye’yi ikna etmeye çalışmayı bırakması gerektiğini” ve bunun yerine teslim edilmesi gerektiğini söyledi.
Ankara is clearly weary of the U.S.’s promises about its ties with its local collaborators in the fight against the Islamic State of Iraq and the Levant (ISIL), the People’s Protection Units (YPG), which is the Syrian extension of the outlawed Kurdistan Workers’ Party (PKK). The PKK is designated as a terrorist organization not only by Turkey but also by the U.S.
Ankara açıkça ABD’nin Irak İslam devleti ve Iraklı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Suriye uzantısı olan Levant (ısıl), halk koruma birimleri (YPG) karşı mücadelede yerel işbirlikçileri ile bağlarını konusunda sözlerinden bıkmış. PKK, sadece Türkiye değil, ABD tarafından da terörist örgüt olarak belirlenmiştir.
Turkey objects to the weaponry and training that the U.S. Central Command (CENTCOM) has been providing to the YPG (which has changed its name for the anti-ISIL campaign to the more harmless-sounding “Syrian Democratic Forces” upon the U.S.’s request) because of the threat it poses to Turkish targets. Ankara wants the U.S. to start taking back those arms, as promised, as ISIL has now been swept out of all major Syrian towns. Another promise that Turkey wants to be delivered is a withdrawal of the YPG militia from the Syrian town of Manbij, which Washington said would happen after it was taken from ISIL.
Türkiye, ABD Merkez Komutanlığının (CENTCOM) ypg’ye verdiği silah ve eğitime itiraz ediyor (bu da, Türk hedeflerine karşı oluşturduğu tehdit nedeniyle, ABD’nin isteği üzerine “Suriye demokratik güçleri” ni daha zararsız bir şekilde susturmak için ısıl karşıtı kampanyanın adını değiştirdi). Ankara, ABD’nin söz verdiği gibi, söz verdiği gibi, bu silahları geri almaya başlamasını istiyor. Türkiye’nin teslim olmak istediği bir diğer söz de, Washington’un Isil’den alınmasından sonra olacağını söylediği manbij şehrinden YPG milislerinin geri çekilmesi.
It is obvious from the words of U.S. Secretary of State Rex Tillerson and Secretary of Defense James Mattis that the Washington is not prepared to follow through with either of these vows. The U.S. has chained itself so tightly to collaboration with the YPG/PKK that the U.S. presence in Syria is dependent on this group, despite the fact that it recognizes the YPG/PKK as a terrorist organization on paper. All of this comes amid a major military operation by Turkey inside Syria, in coordination with Russia, against the YPG-held northern district of Afrin near the Turkish border.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve Savunma Bakanı James Mattis’in sözleriyle Washington’un bu yeminlerden herhangi birini uygulamaya hazır olmadığı açık. ABD, YPG/pkk’yla işbirliği içinde çok sıkı bir şekilde zincirleme yapıyor.ABD’nin Suriye’deki varlığı, ypg/PKK’yi kağıt üzerinde terörist bir örgüt olarak kabul etmesine rağmen bu gruba bağımlı. Bütün bunlar, Türkiye ile Suriye arasında, Rusya ile eşgüdümlü olarak, Türkiye sınırına yakın afrin’in Kuzey bölgesine karşı büyük bir askeri harekat yaşanıyor.
As Turkish officials demand that the U.S. keeps its promises regarding the YPG, American officials are asking Turkey to limit its operation in Afrin. In response, Turkish President Tayyip Erdoğan has asked U.S. President Donald Trump through the media “whether the U.S. ever put a limit on its anti-terror fight in Afghanistan or Iraq.” The U.S. has warned that the ongoing Afrin operation is distracting the attention of the YPG/PKK east of the river Euphrates, with Mattis admitting that scores of YPG militants have gone to Afrin to fight against Turkey with weapons given to them by Americans to fight against ISIL.
Türk yetkililer ABD’nin YPG’YE ilişkin sözlerini tutmasını talep ederken, Amerikalı yetkililer Türkiye’den afrin’deki operasyonunu sınırlamasını istiyor. Buna karşılık, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ABD Başkanı Donald Trump medya aracılığıyla sordu “ABD’nin Afganistan ya da Irak’ta terörle mücadele üzerine bir sınır koymak olup olmadığını.” ABD, Afrin operasyonunun Fırat Nehri’nin doğusundaki ypg/PKK’nın dikkatini dağıttığı konusunda uyardı, Mattis, birçok ypg militanı, ıısıl ile savaşmak için Amerikalıların kendilerine verdiği silahlarla Türkiye’ye karşı savaşmak için afrin’e gittiğini itiraf etti.
Shortly after Çavuşoğlu’s comments, Turkish Prime Minister Binali Yıldırım said the U.S. should “pull itself together” if it does not want things to get worse with Turkey.
It is important to note that all these challenging remarks from Turkey to the U.S. about the level of relations were made after the visit by U.S. National Security Adviser H.R. McMaster to Erdoğan’s Foreign and Security Policy Adviser İbrahim Kalın on Jan. 11 in Istanbul. Apparently the Turkish government was not pleased with what McMaster said in that meeting.
Çavuşoğlu’nun açıklamalarından kısa bir süre sonra, Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, “Türkiye ile ilişkilerin daha da kötüye gitmesini istemediği takdirde, ABD’nin” kendini toparlaması ” gerektiğini söyledi.
Türkiye ile ABD arasındaki tüm bu zorlu görüşmelerin, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı H. R. McMaster ile Erdoğan’ın Dışişleri ve Güvenlik Politikası Danışmanı İbrahim Kalın’ı ziyaretinden sonra, ABD ile ilişkiler düzeyi hakkında yapıldığını belirtmek önemlidir. Anlaşılan Türk Hükümeti McMaster ‘ un bu toplantıda söylediklerinden memnun değilmiş.
Çavuşoğlu is currently taking part in a meeting of anti-ISIL coalition countries in Kuwait. Indeed, Turkey is of course still an active member of that 74-member coalition. Its strategic İncirlik air base is open as part of the anti-ISIL campaign, as well as two other support bases for U.S. and other coalition flights. It also landed serious blows against ISIL during the Euphrates Shield Operation into Syria in the second half of 2016.
Çavuşoğlu, KUVEYT’TEKİ İSİL karşıtı koalisyon ülkeleri toplantısına katılıyor. Nitekim Türkiye, 74 üyeli koalisyonun hala aktif bir üyesi. Stratejik İnirlik hava üssü, ABD ve diğer koalisyon uçuşları için iki destek üssünün yanı sıra, anti-ısıl kampanyası’nın bir parçası olarak açıktır. Ayrıca 2016 ikinci yarısında Suriye’ye Fırat Kalkan operasyonu sırasında ısil karşı ciddi darbeler indi.
On his return to Ankara, Çavuşoğlu is set to host Tillerson on Jan 15. In the meantime, Turkish Defense Minister Nurettin Canikli is expected to meet Mattis in Brussels during a NATO meeting there.
Clearly the timing of remarks from Turkey to the U.S. is just as important as their content. Ankara hopes they are being heard by President Trump.
Ankara’ya döndükten sonra, Çavuşoğlu, 15 Ocak’ta Tillerson’a ev sahipliği yapacak. Bu arada, Türk Savunma Bakanı Nurettin Canikli, orada NATO toplantısı sırasında Brüksel’de Mattis ile görüşmesi bekleniyor.
Türkiye’den ABD’ye yapılan sözlerin zamanlaması da içeriği kadar önemlidir. Ankara, Cumhurbaşkanı Trump tarafından duyulmasını umuyor.