(ﻣﺒﺎﺭﺯﻩ) i. (Ar. burūz “ortaya çıkmak”tan mubāreze)
1. Eski savaşlarda karşı karşıya gelmiş düşman taraflardan, er dilemek sûretiyle meydana çıkan iki veya daha çok savaşçının birbiriyle yaptığı teke tek çarpışma:
Cirit oyunlarında, güreşlerde, mübârezelerde hep birinci gelirdi (Ömer Seyfeddin).
2. XIX. yüzyılda düello karşılığında kullanılmıştır:
Nâmusu ihlâl olunan mübârezede gālip gelemezse intikam nerede kalır? (Nâmık Kemal).
Mübâreze Avrupa’da bugün memnû ise de gizlice yine icrâ olunuyor (Şemseddin Sâmi).
3. teşmil. Kavga, mücâdele:
On dokuz yaşına kadar Ahmet Cemil tamâmen hayatta mümkün olabildiği kadar mesut idi. Ondan sonra pederini kaybedince endîşe-i maîşet, mübâreze-i hayat başlamıştı (Hâlit Z. Uşaklıgil).
Mübâreze etmek: Teke tek çarpışmak, düello etmek, mücâdele etmek.
Mübârezat (ﻣﺒﺎﺭﺯﺍﺕ) i. (Arapça: çoğul eki -āt ile) Mübârezeler, teke tek çarpışmalar, düellolar.
