Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül 29 Mart‘ta yapılan seçimlerden önce katıldığı DSP’den istifa etti.
Kategori: 29 Mart
7 Haziran günü yapılan seçimlerin sonuçları
GENAR Araştırma Genel Seçim Anketi
GENAR Araştırma tarafından yapılan ve Vatan Gazetesi’nde yayınlanan ‘bugün seçim olsa’ anketinin sonuçları…
AK Parti 2011 Projesi
29 mart seçimlerinde oylarını düşen ve bir çok belediye kaybeden AK Parti, 2011 seçimleri için kolları şimdiden sıvadı. İstanbul Milletvekili Kıyıklık projeyi anlattı…
Emine DOLMACI‘nın haberi
AK Parti’de seçim sonuçları 2011’deki genel seçimlere endeksli analiz ediliyor. Bu çerçevede belediye başkanları eğitime alınacak. Çalışmayı yürüten isimlerden İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık, “Başkanlardan 2011’deki seçime göre çalışmalarını isteyeceğiz.” diyor.
Yerel seçimlerde beklediği başarıyı yakalayamayan AK Parti, 2011 yılında yapılacak genel seçimlere odaklandı. Bu ay içinde tüm belediye başkanları genel merkeze çağrılacak. Belediyecilikle ilgili bir bilgilendirme yapılacak, yeni hizmet stratejisi anlatılacak. Başkanlara, “2011 seçimlerine hazır olun” denilecek. Parti yönetimi de sonuçları bu çerçevede masaya yatırıyor. Çalışmayı yürüten isimlerden İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık, “Faturayı başkalarına değil de kendimize çıkarırsak genel seçimlerde başarılı oluruz.” diyor.
AK Parti, seçim sonuçlarını Başbakan Erdoğan ve parti üst yönetimi nezdinde değerlendiriyor. Erdoğan, teşkilat yöneticileriyle bir araya gelerek yapılan hataları tartışıyor. Bu yöndeki bir çalışma da genel merkez yerel yönetimler birimi tarafından yürütülüyor. Büyükşehir, il, ilçe ve beldelerin seçim sonuçlarını değerlendiren raporlar, yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi’ye gönderiliyor. Çalışmayı organize eden isimlerden biri eski Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık. İl ve ilçe teşkilatlarını bizzat arayarak değerlendirmelerini alıyor. Hazırlanan raporların genel merkeze ulaştırılmasını sağlıyor. 15 yıllık yerel yönetim tecrübesi bulunan Kıyıklık, İstanbul’un AK Parti’nin en iyi netice aldığı yerlerden biri olduğunu ancak bazı ilçelerdeki oy kayıplarını tahmin edemediklerini söylüyor. Maltepe, Kartal, Ataşehir, Sarıyer, Silivri, Çatalca, Büyükçekmece ve Avcılar bunlar arasında. AK Parti’ye karşı yapılan ittifakların Türkiye genelinde partisine oy kaybettirdiğini düşünen Kıyıklık, ekonomik krizin, hükümeti karalama kampanyalarının ve Deniz Baykal’ın yüzde 52 iddiasının sonuçta etkili olduğunu savunuyor.
AK Parti, belediye başkanlarına şehircilik, planlama, finansman kullanımı ve yatırım gibi konularda eğitim vermeyi planlıyor. Önem verilen başlıklardan biri de şu: “AB’den nasıl fon alınır?” AK Parti, bu toplantıda ayrıca yerel yönetim stratejisini açıklayacak. Kıyıklık, “2011’de seçim var, belediye başkanlarından ona göre çalışmalarını isteyeceğiz.” diyor. Yerel yönetimler tarafından yapılan hizmetlerin toplu açılışlarla halka duyurulduğunu hatırlatan Kıyıklık, bu yöntemi yanlış buluyor: “Bundan vazgeçmemiz lazım. İstanbul’a çok büyük yatırımlar yapıldı ama kendimizi anlatamadık.” Kıyıklık, yeni hizmet üsluplarının açılışları yerinde ve zamanında gerçekleştirmek olması gerektiğini sözlerine ekliyor.
Kaynak:HABER7
Zeki Sezer İstifa Etti
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, 29 Mart akşamı aldığı istifa kararını bugün basın karşısında açıkladı. Sezer, hafta sonunda parti organlarına hesap vereceğini de sözlerine ekledi.
Sezer, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, genel başkanlıktan istifa etme kararı aldığını dün açıkladığını söyledi.
Bu kararı, partisinin 29 Mart yerel seçimlerinde elde ettiği sonuç üzerine aldığını ifade eden Sezer, ancak istifasını resmi olarak sunmak için hafta sonu gerçekleştirilecek ”İl Başkanları ve Parti Meclisi Çalışma Toplantısı”nı beklediğini kaydetti.
Kaynak:HABER7
Muhsin Yazıcıoğlu’nu Anlatan Mektup ‘Gardaş’
Muhsin Başkan’ın, muhatabına hitap şekli buydu. Koyu bir Orta Anadolu vurgusuyla ve sıcak bir ses tonuyla karşısındaki ile muhabbete “gardaş…” diye başlardı. Duygu ortaklığını bu kelime ile yakalar ve sık sık tekrarlayarak sürdürürdü. “Duygudaşlık”… “Fikirdaşlık” değil. Galiba fikrin pek önemi de yoktu.
Muhsin Yazıcıoğlu’nu kavga esnasında tanımıştım. Kavga sona erdikten, fikirler darmadağın olduktan sonra da devam eden yakınlığımızı bu duygu ortaklığına bağlardım. 70’li yıllarda girdiğimiz kavga üzerine uzun yıllar düşündüm. Sosyal bilimlere aç bir kurt gibi dalmamın arkasında, yaşadıklarımıza anlam verme çabası vardı. Düşünce sembollerle gelişiyor. Muhsin Başkan da elverişli bir semboldü.
Bir hanımın yanında başını yerden kaldıramayan Anadolu delikanlısının, sabit gözlerle bir yere bakması lâzımdı. Cemiyet içinde konuşurken ellerini koyacak yer bulamayanların tutacakları bir şeyler lâzımdı. Sabit gözlerle ideolojilerin ütopyalarına dalmışken, güzel bir çift göze çaktırmadan bakarak bir şeyler söylemek mümkündü. Size fazla gelen, koyacak bir yer bulamadığınız ellerinize önce bir sopayı sonra da 7.65 mm çapında bir silahı aldığınızda sosyofobiniz de kayboluyordu. Neden kavga ettik, sorusuna bugün verdiğim cevap bu. Bir nedeni yoktu. Paylaşamadığımız bir şey yoktu. Sadece kavga etmemiz gerekiyordu. Bahaneler çoktu. Sebepler değil, kavganın kendisi önemliydi. Sesimizi kimse duymuyordu. Gerçi pek konuşmayı da beceremiyorduk. Konuşmak yerine dövüşmeyi tercih ettik.
Muhsin Başkan’ın “gardaş” hitabı, size benzeyenlerle sırt sırta vererek üzerinize düşmanca gelen her şeye karşı direnme çağrısıydı. Düşmanca olan sol ideolojiler değil, şehirlerin soğuk yüzüydü. Batı Anadolu’dan, Trakya’dan gelen ve dağarcığında “gardaş” kelimesi bulunmayan arkadaşlarımızın da, kestirmeden bu frekansa geçmesi, bu kelimedeki duygudaşlık yükünün eseriydi.
Önceki gün yazdığım yazıya, 70’li yılları bizim tam karşı kutbumuzda yaşayanlardan tepkiler geldi. Hürriyet gazetesinin, dün itibarıyla değişen ve Muhsin Yazıcıoğlu’na düşmanlık yayan yayınını da, aynı çevrenin eseri olarak gördüm. Haksızlık ediyorlar. Yazdıklarım için “Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte solcuları nasıl dövdüğünü anlatıyor.” diyorlar. Ben kimseyi dövmedim, ama epeyce dayak yedim. Ama biz solcuları öldürdük. Tıpkı solcuların da bizi öldürdüğü gibi. O yıllarda bu kavgada çoğu genç tam 5 bin insan hayatını kaybetti. Geride kalan acıları ve istikbali kararanları da unutamayız. Kavgayı bizler çıkartmadık. “Bizler” derken solu da kastediyorum. Ama kendimizi bir “gardaş” kavgası içinde bulduk. Artık hepsi geride kaldı. Bugüne intikal eden sadece Ergenekon çetesi var. Benim Ergenekon’a duyduğum öfkenin arkasında da bu 5 bin kişinin hayatı duruyor.
Hrant Dink cinayeti üzerine Muhsin Başkan ile Zaman’da yayımlanan bir röportaj yapmıştım. Amacım, provokasyonları önlemek için ondan mesajlar almaktı. Ona Hrant’tan bahsetmiş, tam bir Anadolu delikanlısı olduğunu anlatmıştım. Karşılaşmış olsalardı mutlaka “gardaş” diye hitap ederdi. Dink’in arkasından yazdığı şiiri okumuştu. Şu satırları unutmadım: “Kan sızıyor Fırat’ın delinmiş tabanından toprağıma/Bağrımdaki bütün Mehmetler ağlıyor/Oğlunun adını Fatih koyan bütün Ermenilerle birlikte.”
Önceki ay, “Son ülkücü” ile birlikte, Karşıyaka Mezarlığı’nda ülkücülerin mezarlarıyla birlikte Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan’ın mezarlarını da saygı içinde ziyaret etmiştik. Bugün, Muhsin Yazıcıoğlu’nun hatırasına, eski solcuların da saygı göstermesini bekleyecek kadar kendime ve o nesle güveniyorum.
Muhsin Başkan’ı sevenlere Türkiye’den kaçarak hayatını Meksika’da sürdüren bir sosyalistten aldığım mektuptaki şu “gardaş”ça satırları aktarıyorum: “Liderinizin, ideolojik olarak hemen hiçbir şey paylaşmadığım Sayın Yazıcıoğlu’nun üzüntü verici şekilde yitirilmiş olmasına içtenlikle üzülen bir sosyalistten duygudaşça bir gönderi almak belki kederinizi bir nebze olsun azaltır düşünce ve umuduyla yazıyorum bu sözcükleri. Akıllarını ve vicdanlarını ideolojinin körleştirici kuyularında yitirmemiş olanlar, tutarlığından, ilkelerinden, yiğitlikten ödün vermeyen insanların varlığını yadsımazlar -böylesi erdemlere sahip olan insan düşünce bazında kendilerinden çok çok uzak da olsa. Sayın Yazıcıoğlu tutarlı, ilkeli, yiğit bir insandı, buna kuşkum yok, üzüntüm bundan, üzüntüm içten.”
Kaynak:HABER7
Muhsin Yazıcıoğlu’nun en büyük hayali
Yazıcıoğlu’nun en büyük hayallerinden biri, dava arkadaşlarıyla birlikte ”Bozkurt çiftliği” adını verdiği çiftlikte yaşamaktı. Yıllar önce hayali kurulan bu çiftlik gerçeğe dönüşemedi
Yıllar önce arkadaşlarıyla birlikte yola çıkan Yazıcıoğlu, hangi üniversiteyi okuyacağını arkadaşlarıyla arasında çektiği kura ile belirlemişti. Her biri farklı bölümlerde okuyacak ve ilerde ”Bozkurt” adını verdikleri çiftlikte aileleriyle birlikte yaşayacaklardı.
Kurada veterinerlik bölümünü çeken Yazıcıoğlu, Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’ni okudu. Dava arkadaşları ise farklı bölümlerden mezun oldu. Her biri farklı branşlara sahip Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının yolları zaman içinde pek çok yerde kesişti, ancak Bozkurt çiftliğinde bir araya gelmek nasip olmadı.
Kaynak:HABER7
Tokat’da AK Parti kazandı
Muhsin Yazıcıoğlu’nun oy atacağı sandığa gül
Muhsin Yazıcıoğlu’nun oy kullanacağı sandığa gül ve karanfil bırakıldı
Muhsin Yazıcıoğlu’nun oy kullanacağı sandığa gül ve karanfil bırakıldı.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Kahramanmaraş mitingi sonrasında helikopter kazası geçirerek hayatını kaybetmiş olmasaydı bu sandıkta oy kullanacaktı.
Yazıcıoğlu’nun seç kütüğündeki isiminin yanında eşi, kızı ve yeğenlerinin isimleride bulunuyor.
Aynı sandıkta oy kullanan Sivaslılar ise üzüntü içerisinde oy kullandı
Kaynak:HABER7