Kategori: Düşünce

İngiliz tarihçi Lord Acton: Modern Dünya, Türklerin gölgesi altında gelişmiştir

İsmet Özel: Avrupalılar Türklerin gölgesinde modernleşti.

İsmet Özel’in ELLE TUTULUR OSMANLI NEREDE VE NE ZAMAN? serlevhalı yazısı.

Türk kavramının ayırıcı vasfı nedir? Bu suale verilecek cevap insanlık tarihinin anlamına hangi yorumu yüklediğimizi açığa çıkaracaktır. Cevaba ulaşmak zor değilmiş gibi görünüyor. Eğer Atatürkçülüğü bayrak edindiyseniz cevabı zor bulmanız ve hatta imkânsız saymanız bile mümkündür. İnsanlar olarak dünyada niçin bulunduğumuzu izah edebiliyorsak Türk olarak izahatın neresinde durduğumuzu da ifade edebiliriz. Edebilir miyiz? Ya gayrimüslim yetkelerin tekellerinde tuttuğu izahatın hiçbir alanında kendimize bir yer bulamazsak? Modern tarih içinde yani müstemlekeci bakış tarzı içinde şeklini bulmuş tarih içinde bir kaçınılmaz vakıa olarak kabul ettiğimiz asrileşme Türklere sarih bir yer tahsis etmemiş. Eğer ettiyse bu yer tarihçilerin hoşuna giden bir yer değil. Modernleşmenin Türk’ün gölgesinde gerçekleştiğini yarım yamalak beyan eden İngiliz tarihçi Lord Acton’dır. Bu tarzdan itirafa –Acaba buna itiraf demek ne kadar doğru olur?- başka birinde rastlamadım.

ismet özel

Avrupalılar Türklerin gölgesinde modernleşti. Önce Karl Marx ve onu takiben Marxistler modernleşmenin karanlık yüzlerinden sadece birini gördü; ama modernleşmenin aydınlık yüzü bilhassa sanayiin vaatleriyle öyle parlıyordu ki, modernliğe intibak eden her fert karanlığın izale edilebileceği inancıyla hareketlerine devam etti. Her ne kadar karanlık izale edilemediyse de Türklerin tarih sahnesinde en gerekli rolü oynadıkları vakıası zihinlerden silindi. Ne idi Türklerin tarih sahnesindeki en gerekli rolü? Bu sualin cevabını da İslâm tarihinin kendisi veriyor. Bizans Osmanlı idaresi altındaki Türklerin kollarında canını verdi. Bu hükmü de şüpheyle karşılamak gerekiyor. Gentile Bellini’nin yaptığı portrede altı Bizans imparatorluğunu temsil eden taçlar vardır. Buradan “Doğu Roma” tahtında bir sarıklı oturmaktadır yorumu kendini doğrulatabilir. Okumaya devam et “İngiliz tarihçi Lord Acton: Modern Dünya, Türklerin gölgesi altında gelişmiştir”

İsmet Özel: II. Osman saltanatından itibaren her sahada çektiğimiz acılar yanımıza kâr kaldı.

ismet özel köşe yazısıOswald Spengler’in Der Untergang des Abendlandes (Batı İllerinin Harâbîliği) kitabına, bu kitabın (Batının Çöküşü- Materyalist hümanistlerden, ütopyalardan, “daha iyi bir dünya” taraftarlarından nefret ederdi. Ona göre barış, tek taraflı bir çözüm şeklidir. İnsanın makina karşısındaki tavrını eleştirir. Mühendisler birer “makina papazı” olmamalıdır. Makina dünyaya hakim olduğu sürece her Avrupalı ona hayranlık duyacaktır. Buna karşılık Hintli, Çinli veya doğulu herhangi bir insan ondan içten içe nefret etmektedir. Fakat sanayiye ve zengin olmaya kim karşı çıkabilir?) doğru ve yerinde hükümler ihtiva ettiğine her iki dünya savaşının da mağlubu olarak halen muamele gören Almanya’ya rağmen inanırım. Tıpkı aynı yazarın Hitler’i bir kahramana değil ancak operanın bir soytarısına benzetilebileceğini telmih eden hükmüne yürekten inandığım gibi. Okumaya devam et “İsmet Özel: II. Osman saltanatından itibaren her sahada çektiğimiz acılar yanımıza kâr kaldı.”

İsmet Özel, Sezai Karakoç hakkında

sezai karakoç mona rozaNeyin millet hayatını çürüteceği sanatçının, şairin tarassut sahasındadır. Bu meyanda Sezai Karakoç olanca şairliğini “Mona Roza”yı yazmış olmasına değil, bilakis yazmamış olmasına borçlu idi. Nitekim bunun bilinci sayesinde yıllar yılı kendi yönetiminde yürüyen Diriliş Yayınları’nın neşriyat programında şair “Mona Roza”ya yer vermedi. Ne zaman ki Türk milleti ile Sezai Karakoç arasındaki nazik bağı koparmak Dünya Sistemi nazarında muacceliyet kesp etti işte o zaman “Mona Roza” Diriliş Yayınları’nın neşriyat programına girdi. Bu tıpkı Orhan Gencebay’ın Türk Müziği Sanatçısı sayılması gibi bir şeydi.

İsmet Özel.

 

“Türk çocukları sanki şizofrenmiş gibi bir tarih anlayışına sahip oldular”

“Türkiye’de yaşayan insanlar olarak her şeyi sakat biliyoruz. Neden? Şu andaki durumu bilmiyorum. Ancak ben tahsil ederken Türkiye’de mektep çocuklarına iki tarih öğretilirdi. Biri normal tarih dersi diğeri lisede başlayan inkılap tarihi dersi. Eğer tarih dersinde söylenen şeyler inkılâp tarihi dersinde söylenen şeylerden farksız ise bunu o dersin içine sokabilirsiniz. Veyahut sadece inkılâp tarihi okutursunuz böylece bütün tarihte o günlere gelininceye kadar nelerin yaşatıldığını öğretirsiniz. Böyle bir şey yapılmadı. Türk çocukları sanki şizofrenmiş gibi bir tarih anlayışına sahip oldular. Bir de inkılâp tarihi bilinince sahip oldular. Böyle bir şey yaşandı bugün ve hala bunun sarsıntılarını hissediyoruz. İnkılâp tarihinde Türkiye’de Cumhuriyetten sonra itibarlı olan insanların temize çıkmalarına sebep olacak şeyler öğretildi. Ama ‘Tarih’te Fransız çocuklarının mektepte okudukları şeyle öğretildi. Dolayısıyla tarih açısından doğru bir şey bilmemize imkan yok. Bu konuda çok yaygın kanaat cumhuriyetle birlikte misakı milli sınırlarımıza kavuştuğumuzdur. Bu tamamen yalandır. İstiklal Harbi sonunda biz misakı milli sınırlarını feda ederek devlet kurabildik…”

şair ismet özel
ismet özel

İstiklâl Marşı Derneği Genel Başkanı Şair İsmet Özel’in Çarşamba Kitap Fuarı etkinlikleri kapsamında, “Küfrün İhsanı Olmaz” adı altında konuşmadan.

“Tedavi edici tek ilaç satılmıyor. İlaçlar semptom giderici. Hastaneler insanları hasta olduklarına inandırıyorlar.”

“İlaçlar ve hastaneler tedavi için değil” İsmet Özel

“Tedavi edici tek ilaç satılmıyor. İlaçlar semptom giderici. Hastaneler insanları hasta olduklarına inandırıyorlar. Bir kere ayak attığın zaman hastaneden hasta olarak çıkıyorsun. Biz hayatımızdan tevekkülü kaldırdık. “Allah ne isterse o olur” demeden yaşıyoruz.

İsmet Özel, Mannheim, 29 Aralık 2013

Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeğe elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eyler Benim can vermeğe dermanım mı var

Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeğe elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeğe dermanım mı var

Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-ı mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var

Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlâm noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var

Karac’oğlan der ki ismim öğerler
Ağu oldu bildiğimiz şekerler
Güzel sever diye isnat ederler
Benim Hak’tan özge sevdiğim mi var.

Karacaoğlan
( 17. yy. )

“Ak parti, CIA tarafından işe alındı, FBI tarafından işten kavuldu”

https://vimeo.com/89196635

ismet özel

Soru: Türkiye’de neler oluyor?

“Türkiye’de neler oluyor sorusu Dünyada neler oluyor sorusundan kopartılabilir mi? Türkiye’de dünyada olanın dışında bir şey mi oluyor? Türkiye’de bütün hadiseleri yorumlayan onlara bir mana atfeden insanların Türkiye’ye mahsus bir bakış açısı var. Ama bunların hepsi dünyada olan bitenin bir uzantısıyla ona dikkat kesilmek gerekiyor. Yol sorduğunuz adamın yalancı olup olmadığını bilmeden yaşarsınız. İşin aslını bilenlerle işin aslını bilmeyenlerin hikâyesi birbirine hiç uymayabilir. Türkiye’de dinlemeler olduğunu söylüyorlar. Angela Merkel’i kim dinliyor meselesi çok daha önemli değil mi? Türkiye’de dinlenen niçin dinlenir Angela Merkel niçin dinlenir? ‘Alman bu dur bakalım ne yapacak’ diye bakıyorlar. Türkiye’de ne oluyor meselesi ile Dünyada ne oluyor meselesini birbiriyle koparmak mümkün değildir. ABD bir milli devlet olarak dünya hâkimiyetinde bir şeyleri elinde tutuyor gibi mi görünüyor. Başka şeyler mi görünüyor bir belirsizlik var. Bunu muayyen hale getirmek için ekstra şeyler yapmak zorunda. Bu ekstra şeylerden biri de Suriye de rejimi devirmekti. Ve bunu yapamadı. Suriye ikinci Vietnam’ı oldu. Bunun böyle olmasında başrol Putin Rusyası’ydı. “Biz kendimizi savunuyoruz Sedat’ı değil” demişti. Putin Rusya’sı ABD’nin ikinci Vietnam’ını idrak etmesine sebep olduğu için şu anda sıkıya alınmış durumda. Sonuç ne olur… “Türkiye’de ne oluyor?” meselesi “Dünya’da ne oluyor”un bir parçasıdır. AKP, CIA tarafından işe alındı. FBI tarafından işten kovuluyor. Türkiye’de göbeğiyle zihniyle herhangi bir organıyla ABD’ye bağlı olan insanlar bütün cepheleri işgal etmiş durumda. Türkiye’de eğer bir siyasi anlaşmazlık varsa-hiç sanmıyorum, böyle bir şey yok Türkiye’de- sadece Amerika’da olan güç mihraklarının farklı farklı yansımaları var. Farklı farklı insanlara bir şeyler söyleniyor. Eğer biz Türk ve Müslüman isek bizi birinci dereceden ilgilendiren hiçbir şey olmuyor. Veyahut bizim aleyhimize olmayan hiçbir şey olmuyor. Bunu da bütün oyuna katılanlar yapıyor. Bir kısmı bizim tarafımızda bir kısmı onların tarafında diye bir şey yok. Eğer biz Türk isek ve Müslüman isek hepsi bizim aleyhimize bir şeyler yapıyorlar…” İsmet Özel’in 8 Mart 2014 Cumartesi günü Tokat Güneş TV’de katıldığı “Gündem” adlı programın görüntü kaydından.

İlber Ortaylı Hoca: Uygun küçük şehirlerde oturmak ve çalışmak için kırsal bölgelere yerleşin

İlber Ortaylı, “Yuva kurduğunuzda, çocuk büyüteceğiniz zaman büyük şehirlerde oturmayacak şekilde hayatınızı planlamanızı tavsiye ediyorum. Uygun küçük şehirlerde oturmak ve çalışmak için kırsal bölgelere yerleşin.”

Kayseri 4. Kişisel Gelişim Zirvesi kapsamında Büyükşehir Belediyesi Kadir Has Kongre Merkezi’ndeki “İdame-i Hayat” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Ortaylı, ölümlere ve felaketlere yol açan 2. Dünya Savaşı’nın insanlığın hayat tarzında büyük değişimlere yol açtığını söyledi.

Bu dönemden sonra insanların artık diledikleri gibi yaşama krizi içerisine girdiklerini belirten Ortaylı, “İnsanlar tüketim istediler. Avrupa bile kendisini fakir hissetti. ABD’ye özendiler. Bu dönemde büyük göç oldu. Bu süreç Almanya’da 10 sene içerisinde bitti. Fransa’da daha uzun sürdü. İngiltere bile gayri memnun insanların yaşadığı bir memleketti. Buralarda insanlar oturup hiçbir şekilde yaşayamıyorlardı. Göç ediyorlardı.”

Ortaylı, yaygınlaşan tüketim anlayışının toplumları bambaşka yerlere götürdüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Tüketimden kendinizi korumanız gerekiyor. Çünkü bu tüketim sizi bambaşka yerlere götürüyor. Yuva kurduğunuzda, çocuk büyüteceğiniz zaman büyük şehirlerde oturmayacak şekilde hayatınızı planlamanızı tavsiye ediyorum. Uygun küçük şehirlerde oturmak ve çalışmak için kırsal bölgelere yerleşin. Dolayısıyla böyle bir planlama yapmanız lazım. Evleneceğiz, pembe panjurlu evde oturacağız hayalinin dışında kırsal alanda oturacağız, yavrularımız orada büyüyecek gibi bir proje artık romantik, komik bir şey değil, düpedüz hayatın realitesi haline gelmiştir. Çünkü insanoğlu bu aç gözlülükle dünyayı çok tahrip etti.”

– “Kendi başınıza kalmayı öğreneceksiniz”

Gençlere okulları bittiğinde gezmelerini, dünyayı tanımalarını öneren İlber Ortaylı, şunları kaydetti:

“Bizim milletin çok kötü bir alışkanlığı vardır. İnsan canlısı olmak iyidir fakat 24 saat insanlarla birlikte konuşmak anormal bir olaydır. Kendi başınıza kalmayı öğreneceksiniz. Buna meditasyon derler. İnsanın kendi kendine kalması gibi büyük bir vasıf yok. Bunu bilen milletlerin, böyle bir eğitimi olan toplumların çok geliştiklerini görüyorsunuz. Kukumav kuşu gibi oturup, annenizi, babanızı bile 6 aydan 6 aya görün demiyorum. Bu doğru bir şey değil ama devamlı kabile gibi sabah akşam aynı insanlar, aynı manasız laflarla vakit geçirmek uygar bir davranış biçim değildir.”