Vicahen: Yüzüne karşı, yüz yüze.
Kategori: sözlük
GIYÂBEN ne demek?
Gıyaben: Görmeden, uzaktan, başkalarından duyarak demek.
Örnek cümleler: Okumaya devam et “GIYÂBEN ne demek?”
yağmur nedir? yağmur nasıl oluşur?
yağmur nedir?

Atmosferdeki su buharının yoğunlaşması sonucu yeryüzüne damlalar hâlinde düşen suya yağmur denir. Okumaya devam et “yağmur nedir? yağmur nasıl oluşur?”
prelüd ne demek? (prelude doğaçlama müzik)
Prelüd, belirli bir biçimi olmayan, genellikle bir sahne yapıtından ya da bir kilise töreninden önce seslendirilen, çalgı için yazılmış müzik parçası.
Ondokuzuncu yüzyılda prelüdlerin çoğu klavye ya da lavta için besteleniyor, yaygın olarak, prelüd ile füg bir arada kullanılıyordu. Türü, Johann Sebastian Bach’ın tam anlamıyla yerleştirmesinden sonra, Chopin, “prelüd” başlığı altında piyano için “karakter” parçaları yazdı ve Debussy gibi besteciler, onun bu uygulamasını sürdürdüler. Puccini gibi opera bestecileri de, opera uvertürlerinin yerine, daha kısa olan prelüdlere yer verdiler. Okumaya devam et “prelüd ne demek? (prelude doğaçlama müzik)”
AKĀMET, Türkçe’de türetilmiştir
(ﻋﻘﺎﻣﺖ) i. (Arapça ‘uḳm “kısırlık”tan ‘aḳāmet) [Türkçe’de türetilmiştir]
1. Kısırlık, verimsizlik.
2. mec. Sonuca varamama, yarıda kalma:
Tasavvurunun akāmetinden münfail olan vâlî bile şahsıma karşı insaf ile davranarak istîfâma muhik bir karar nazarı ile bakıyor (Hâlit Ziya Uşaklıgil).
Akāmete uğramak: Sonuçlanmamak, kesilmek, yarıda kalmak: “Bütün teşebbüslerinin akāmete uğraması onu perîşan etti.”
Türkçe’de türetilmiş bir kelime: ahşap
(ﺍﺧﺸﺎﺏ) i. (Arapça ḫaşeb “ağaç kütüğü, odun”un çoğul şekli aḫşāb) [Kelimenin Arapça’daki çoğulu huşub’dur; ahşâb Türkçe’de türetilmiştir]
1. Kereste, tahta, ağaç:
Bu vatandaş biraz ahşapla biraz kerpiçten
Yapabilmiş bu güzellikleri birkaç hiçten (Yahyâ Kemal).
Lisâniyat ilminin “calque” dediği taklit yolu ile de Türkçe’miz kelimeler uydurdu. Haşeb’den ahşâb’ı, meflûk’ten felâket’i, salâh’tan salâhiyet’i biz îcat ettik (Nejat Muallimoğlu).
2. sıf. Tahtadan, ağaçtan yapılmış [Bilhassa inşaat için kullanılır]: “Ahşap binâ.” “Ahşap köprü.” Huzur içinde yaşanmış o ahşap evlerde (Orhan Seyfi Orhon). Türk mîmârı ahşap yapıda plan zenginliği, konfor, ihtişam ve dış zarâfet ve güzelliği ile dehâ eseri bedîalar vermiştir (Reşat Ekrem Koçu).
ANÂSIR (ﻋﻨﺎﺻﺮ) i. (Ar. ‘unṣur’un çoğul şekli ‘anāṣir)
1. Unsurlar, bir bütünü meydana getiren parçalar.
2. Bir topluluğu meydana getiren zümreler:
Bütün anâsırı incitmeden idâre ile mükellefiz (Yusuf Ziya Ortaç).
Anâsır-ı erbaa: Eskiden, maddî âlemin esâsını teşkil ettiğine inanılan ve basit cisim olarak kabul edilen dört unsur: Su, hava, ateş, toprak.
ukbâ ne demek? ﻋﻘﺒﻰ
(ﻋﻘﺒﻰ) i. (Arapça ‘uḳbā) Öbür dünya, âhiret:
Ne dünyâda ne ukbâda
Gönül bir özge sevdâda
Demâdem fikr-i Mevlâ’da
Gönül eğlenmez eğlenmez
(Aziz Mahmud Hüdâyî).
Ukbâda pâye almağa sâî olan kişi
Dünyâda doğrulukla görür bence her işi
(Abdülhak Hâmit).
Ne çâre ki âileden onu en son gören o olmuş ve bu değerli adam ukbâ hayâtına geçip gidivermiştir (Sâmiha Ayverdi).
nedret ne demek? ﻧﺪﺭﺕ
(ﻧﺪﺭﺕ) i. (Ar. nedret) Arapça kökenli olan bu kelime az bulunma, azlık anlamlarına gelmektedir.
Cümle içerisindeki örnek kullanımları: Hakîkatte altın ve gümüş ve mücevherat nedretlerinden ve incilâ-yı tabiîlerinden başka bir hassa-i nâfiaya mâlik olmayıp… (Ziyâ Paşa).
Takdîr-i umûmîye mazhariyeti bilakis nedretine delâlet eder (Cenap Şahâbeddin).
Nedretin şundan olur ki mâlûm / Yerde de gökte de mislin mâdum (Abdülhak Hâmit).