Yüzyıllar süren bölünmelerden sonra İran’ı birleştiren Safevi Hanedanlığı 1500’lü yıllardan itibaren gücünü sağlamlaştırıp tüm İran’ı ve Irak’m bir kısmını ele geçirmiştir.

Kontrol ettikleri bölgelere İslam’ın Şii kolunun yerleşmesinde büyük katkıları olan Safeviler, sınırlan bugüne kadar hemen hemen hiç değişmemiş olan İran Devleti’nin de temelini atmışlardır.
Beşinci ve en başanlı İran şahı olan Şah I. Abbas, tahtta bulunduğu 1588-1629 yıllannda merkezi bir ordu kurarak Osmanlı ve Özbek birliklerini İran’dan sürmüş ve Safevi Hanedanlığına büyük bir güç kazandırmıştır. Aynca başkent İsfahan’ı camiler, hamamlar ve bulvarlarla döşeyerek dünyanın en güzel şehirlerinden birine dönüştürmüştür. İslami ilimler, mimarlık ve sanatsal üretim açısından bir merkez halini alan şehir, Avrupa’ya Türkiye üzerinden ulaşan ve bu nedenle Türk kilimi olarak bilinen meşhur kilimlerin de üretildiği yerdi. Ticari ve diplomatik faaliyetlerin de yoğun bir şekilde gözlendiği Abbas döneminde pek çok Avrupalı elçi ve diplomat İsfahan’a gelirken aynı şekilde İranlı diplomatlar da ekipler halinde Avrupa’yı ziyaret etmekteydiler. Bu ziyaretler Avrupa’da büyük bir merak uyandırmış ve geneline yayılacak olan topuklu ayakkabıların da dahil olduğu bir İran modasını başlatmıştır.
Bir saplantı haline getirdiği öldürülme korkusu yüzünden üç oğlunu, babasını ve kardeşini ya kör eden, ya hapse atan ya da infaz eden Abbas, 1629’da geriye hiçbir vâris
bırakmadan ölmüştür. Bunun üzerine uzun süren bir gerileme devrine giren Safevi Hanedanlığı sonunda 1722’de Afganlar ve 1736’da da Nadir Şah tarafından işgal edilmiştir.