Etiket: anlam

temrin ne demek? ﺗﻤﺮﻳﻦ

(ﺗﻤﺮﻳﻦi. (Arapça merāne“eli alışmak”tan temrіn) Tekrar ettirerek alıştırma, egzersiz: 

cümle içerisinde örnek kullanım:

Bunun tekerrür ve temrîniyle meleke hâline gelir… (Kâtip Çelebi). 

Onlara ayrıca küçük etütler, tipler ve prototipler çalıştırmak sûretiyle temrinler yaptırmak çok faydalı olabilir (Reşat N. Güntekin). 

“Bir zamanlar ben de nefsimi köreltmek için benliğimin burnunu kıracak böyle temrinler yapardım.” – Haldun Taner

Sizin için güzel bir hayat temrîni olur demişti (Reşat Nuri Güntekin).

Okumaya devam et “temrin ne demek? ﺗﻤﺮﻳﻦ”

muharrir ne demek? ﻣﺤﺮّﺭ

(ﻣﺤﺮّﺭsıf. ve i. (Ar. taḥrіr “doğru ve güzel yazmak”tan muḥarrir
1. Yazıya geçiren (kimse), yazan, yazıcı, kâtip. 
2. i. Yazar

Cümle içerisindeki örnek kullanımları: Hele Ulviye Hanım’ın bâzı muharrirlerle mektuplaşması da kendi üzerindeki dedikoduları arttırır(Ahmed Midhat Efendi). 

Bu iki muharrir-i muktedirin mütâlaa-i âsârından sonra anladım ki biz kānûn-ı târîhin bir müstesnâsı değilmişiz (Cenap Şahâbeddin). 

  • Muharrir-i memleketOsmanlı mâliye teşkîlâtında yeni fethedilen yerlerdeki arâzilerin ölçülüp has, tımar, zeâmet, vakıf, mülk vb. kayıtlarla deftere yazılması işine memur edilenler hakkında kullanılırdı. 
  •  Muharriran – Muharririn ( ﻣﺤﺮّﺭﻳﻦ– ﻣﺤﺮّﺭﺍﻥi. (Fars. çoğul eki –ān ve Ar. çoğul eki –іn ile) Muharrirler, yazarlar.

dûrendiş ne demek, anlamı nedir?

(ﺩﻭﺭﺍﻧﺪﻳﺶ) sıf. ve i. (Farsça dūr “uzak” ve endіş “düşünen” ile dūr-endіş) İleriyi düşünen, uzağı gören, her işin sonunu ölçüp biçen, tedbirli (kimse), müdebbir anlamına gelmektedir.

Cümle içerisinde örnek kullanımları: Her kavmin ukalâ-yı dûrendîşi bu mütâlaalarda müttehidü’l-efkârdır (Ziyâ Paşa).

Bu bir ihtiyârî hicret olacak. İhtiyârî bir hicreti ise insanlar ne kadar dûrendiş olurlarsa olsunlar yine tereddütle, batâetle göze aldırırlar (Yahyâ Kemal).

nedret ne demek? ﻧﺪﺭﺕ

(ﻧﺪﺭﺕ) i. (Ar. nedret) Arapça kökenli olan bu kelime az bulunma, azlık anlamlarına gelmektedir.

Cümle içerisindeki örnek kullanımları: Hakîkatte altın ve gümüş ve mücevherat nedretlerinden ve incilâ-yı tabiîlerinden başka bir hassa-i nâfiaya mâlik olmayıp… (Ziyâ Paşa).

Takdîr-i umûmîye mazhariyeti bilakis nedretine delâlet eder (Cenap Şahâbeddin).

Nedretin şundan olur ki mâlûm / Yerde de gökte de mislin mâdum (Abdülhak Hâmit).

nühüft nedir, nühüfte ne demek?

nühüft: (ﻧﻬﻔﺖi. (Farsça nuhuft “gizli”den) Mûsikîmizde yegâh makāmına aşîran (mi) perdesine nakledilmiş bir uşşak dörtlüsü ilâvesiyle elde edilen, en az altı buçuk asırlık bir birleşik makam: 

Uşşak usûlüyle nühüft etti nevâsın / Gördü ki çıkış vermedi zîr ü bem-i hasret (Nedim). 

Haftada iki gün usûl ve saz muallimleri gelirdi… Biz hepimiz diz çöküp halka olarak nühüft, dilkeşhâveran faslının devr-i kebirleriyle ağır bestelerinden, şarkılarından geçer, hoca hanımdan da Kur’ân-ı Kerim okurduk (Fahri Celâl).


nühütfte: (ﻧﻬﻔﺘﻪsıf. (Farsça nuhufte) Gizli, saklı: 

Nühüfte gevher-i kân-ı maârif dürc-i tab’ında / Fürûğ-ı nûr-ı takvâ vech-i pâkinde hüveydâdır (Fıtnat Hanım). 

Mâhiyyeti kendisince meçhul / Bir sır ki durur nühüfte serde (İsmâil Safâ).

(…) Seyelân ederek o âna kadar nühüfte duran hissiyâtını uyandırıyor (Hüseyin C. Yalçın).