Etiket: bağlama

Türkü sever türkü söyler, Türk’üm diye

Türkü sever türkü söyler, Türk’üm diye

Bunca erler evliyalar
Türkü sever türkü söyler
Görür gözlü enbiyalar
Türkü sever türkü söyler, Türk’üm diye

Türkü söyler dillerimiz
Ne gözeldir ellerimiz
Bağlamada tellerimiz
Türkü sever türkü söyler, Türk’üm diye

Aydın gerçekler sözleri
Gerçeğin gitmez izleri
Çalar garibin sazları
Türkü sever türkü söyler, Türk’üm diye

Türkü söyler dillerimiz
Ne gözeldir ellerimiz
Bağlamada tellerimiz
Türkü sever türkü söyler, Türk’üm diye

Neşet ERTAŞ

her çalan saz çalar tatlı çalamaz | neşet ertaş

neset-ertas-her-calan-saz-calar
göç eyleyip her dağlarda yaylanmaz
başı bölük bölük gar olmayınca
dünya malıyıñan goñül aylenmez
gönülden bilecek yar olmayınca

dost elinden gel olmazsa varılmaz
rızasız bahçenin gülü derilmez (derilmez)
göñül yarasına derman bulunmaz (bulunmaz, bulunmaz)
yare eliyñen yara sarılmayınca

istemem dikeni güle istemem
fena kelamları dile istemem (istemem)
cennet-i alâyı bile istemem
nidem iki goñül bir olmayınca

bir garibim halimi kimse bilemez
bu derde düşenin yüzü gülemez (gülemez)
her çalan saz çalar tatlı çalamaz (çalamaz, çalamaz)
yar aşkı bağrında nar olmayınca

Nasıl vasfetmeyim sevdiğim seni, Cemalin görünce güller açılır

Nasıl vasfetmeyim sevdiğim seni
Cemalin görünce güller açılır
Ahraz dile gelir görünce seni
Söyler aşıkların diller açılır

Seni görenlerin tebdili şaşar
Cemalin şavkına eylese nazar
Aşkın ile yüce dağları aşar
Ahiri tükenmez yollar açılır

Cemalin şavkına boyanmış alem
Kirpikler tüy gibi kaşların kalem
Sevdiğim elinden bir bade alan
Çalar aşıkların teller açılır

Senin aşıkların vasfını eder
Durmadan artıyor gam ile keder
Yanarım aşkına ölene kadar
Akar gözüm yaşı seller açılır

Gözleri gönlüme akıyor benim
Kızınca canımı yakıyor benim
Şu Garip halime bakıyor benim
Acırsa sevdiğim kollar açılır Okumaya devam et “Nasıl vasfetmeyim sevdiğim seni, Cemalin görünce güller açılır”

Neye yarar sevdadan uzak olan, Yaşayan ölüdür Allah etmesin / Kapını çalmadan ölüm haberi, Sev seveni gözün açık gitmesin

Sevdayı çekip de gönülü bilen
Gönülsüzün kollarında yatmasın
Neye yarar sevdadan uzak olan
Yaşayan ölüdür Allah etmesin

Kerem’den, Mecnun’dan, Kamber’den beri
Sevda çeken bilir, gönüllü yari
Kapını çalmadan ölüm haberi
Sev seveni gözün açık gitmesin

Aşk irade gönüller sultan olsun
Gönül aradığın gönlünce bulsun
İsterim ki herkes muradın alsın
Zalim felek buna mani olmasın

Garibim gönülsüz yare varılmaz
Gönülsüz gövdeye kollar sarılmaz
Ömür biter buna karşı durulmaz
Ömür bitsin, bu sevdalar bitmesin Okumaya devam et “Neye yarar sevdadan uzak olan, Yaşayan ölüdür Allah etmesin / Kapını çalmadan ölüm haberi, Sev seveni gözün açık gitmesin”

bunca yıldır daldan dala gonarsın, yuva yap bir dala gal gayrı goñüm

Bunca yıldır daldan dala gonarsın
Yuva yap bir dala kal gayrı goñüm
Beyhude yerlere boşa yanarsın
Canıyın gıymatını bil gayrı goñüm

Goñülün sevdiği nazla geliyo (geliyo geliyo)
Aşk oku bağrıma hızla geliyo (geliyo geliyo)
Bunca dert yükledim fazla geliyo (geliyo geliyo geliyo geliyo)
Derdine bir ortak bul gayrı goñüm
Sen de eller gibi gül gayrı goñüm

Garip goñüm gayrı feryad ediyo
Gönül yarsız bu dünyayı ne’diyo
Umut hayal olmuş gençlik gidiyo
Yokuşa düşüyo yol gayrı goñüm
Sen de eller gibi gül gayrı goñüm

neset-ertas-gonul

hasta düştüm kimse sormaz halimi, o yar bizden gayrı kesti selamı

Hasta düştüm kimse sormaz halimi
O yarden bir haber getirin durna
O yar bizden gayrı kesti selamı
Bari bizden ona götürün durna

Ara ver ara ver dağlar ara ver
Götür bu selamı nazlı yare ver

Kırıldı kanadım kaldım çöllerde
İmdat bekliyorum esen yellerde
Hastayım inlerim gurbet ellerde
Haberimi yare götürün durna
(Derdime bir derman getirin durna)

Ara ver ara ver dağlar ara ver
Götür bu selamı nazlı yare ver

neşet ertaş

Neşet Ertaş

eller beğenmezken balı, hurmayı; evdeki tükenen una ne dersin?

Gönül arz eyliyor dostu görmeyi
Engel bırakmıyor buña ne dersin
Eller beğanmezken (beğenmezken) balı, hurmayı
Evdeki tükenen una ne dersin (una ne dersin)

Kimisi dünyada muradın almış
Kimi zevk-i sefa keyfine dalmış
Kimi dert elinden çaresiz kalmış
Biçare dolaşır buna ne dersin
Kimi dert elinden çaresiz kalmış
Biçare dolaşır buña ne dersin

Kimi yaptığına öğünür durur
Kimi pişman olmuş döğünür durur
Kimi bağrı yanmış göğünür durur
Kerem gimi yanan kula ne dersin (kula ne dersin)
Kimi bağrı yanmış göğünür durur
Kerem gimi yanan kula ne dersin (kula ne dersin)

Kimi datlı dilli, güler yüzlüdür
Kimi daştan katı, ağır sözlüdür
Sormayın garibin derdi gizlidir
Başındakı binbir hala ne dersin

herkes sevdiğini tanır sesinden / senin muhabbetin beni has eden

 

Güzel Şahtan bize bir dolu geldi

Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den geldi

Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Herkes sevdiğini tanır sesinden

Senin muhabbet’in beni has eden

Selmanım keşkülün doldur bu sudan

Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Payım gelir erenlerin payından

Muhammet neslinden Ali soyundan

Kırkların içtiği Engür suyundan

Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Beline bağlamış Nurdan bir kemer

İçmişem doluyu yüreğim yanar

Herkes sevdiğinden bir dolu umar

Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Senin Âşıkların kaynadı coştu

Canan’ı uğruna canından geçti

Sefil Hüseyin’im bir dolu içti

Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver


Güzel Şah’tan bize bize bir dolu geldi
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver
Hünkar Hacı Bektaş Veli’den geldi
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Payım gelir erenlerin payından
Muhammet neslinden Ali soyundan
Kırkların içtiği engür suyundan
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Herkes sevdiğini bilir sesinden
Dostun muhabbeti beni has eden
Salman‘ın keşkülünü doldur bu sudan
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

keşkül (ﻛﺸﻜﻮﻝi. (Farskeşkūl: Eskiden gezginci Kalenderî dervişlerin halktan aldıkları yiyecekleri karışık olarak içine koydukları, Hindistan cevizi kabuğu veya abanozdan yapılmış, 20 – 30 santim boyunda, iki yanından geçirilmiş bir zincirle omuza asılan kayık biçiminde kap, keçkül.