Etiket: dış politika

Deutsche Welle, Erdoğan’ın çağrısını boykot olarak haber yapıyor

almanya’nın türkçe olarak da yayın yapan azılı yayın organi dw, son yıllarda türkiye düşmanlığı, özellikle de türkiye cumhurbaşkanı erdoğan düşmanı yaptığı takip edenlerin çoğu zaman tepkisini topluyor bazan da hayretine mazhar oluyor. yine hayret ve tepki toplayan bir haber oluşturdular ve bunu kasten yapıyorlar çünkü azılılar, çünkü art niyetliler.

cumhurbaşkanı erdoğan almanya ile olan gerilimden almanya’yı suçlamış ve bunun almanya seçimleri için yapıldığını söylemişti. bugün almanya’da yaşayan türklere seslenerek sakın bunlara, türk düşmanı olan, pkk yandaşı olan partilere oy vermeyin diye bir çağrı yaptı. türk düşmanı olmayan partilere oy verin dedi. almanya’nın azılı haber sitesi deutsche welle, erdoğan’ın bu çağrısını seçim boykotu olarak haber yaptı.

haberin aslını astarını öğrenmek için bu azılıları okumayın, şu bağlantıyı okuyup anlayın;

https://2009yerelsecimleri.wordpress.com/2017/08/18/erdoganin-turk-dusmani-partilere-oy-vermeyin-cagrisi-almanya-hukumetini-kizdirdi/

Okumaya devam et “Deutsche Welle, Erdoğan’ın çağrısını boykot olarak haber yapıyor”

Levent Gültekin 7 Kasım 2016 Köşe Yazısı

Doğum sancısı mı, ölüm sancısı mı?

Meclis’in devre dışı bırakılması, Anayasa’nın askıya alınması, bütün dünyaya ayar verme üzerine kurulu dış politika, el konulan medya organları, hapse atılan aydınlar, yazarlar, gazeteciler, seçilmişler…

İçeride ve dışarıda sürdürülen büyük bir kavga var.

Kimilerine göre bu tablo ülkenin ölüm sancısı.

Böyle düşünenlerin arasında her ne kadar farklı nedenlerle seslerini çıkaramasalar da kuşkusuz bir kısım AK Partililer de var.

Diğer taraftan bir kesim var ki tüm bu kavgaları, yaşananları güçlü bir Türkiye’nin doğum sancısı olarak görüyor.

Muhalifler susturulunca her şeyin yerli yerine oturacağını sanıyorlar.

Hemen her yazımda bu gidişatın felaket, yıkım, yani çekilen sancının ölüm sancısı olduğuna bir şekilde vurgu yapıyorum.

Müsaade ederseniz bugün, niçin doğum değil, ölüm sancısı olduğunu bir kez daha tane tane anlatmak istiyorum.

Tüm bu kavgalardan, çatışmalardan sonra ortaya güçlü bir Türkiye çıkacağını sanan, düşünen sevgili kardeşim:

Her ülkede farklı düşünen; farklı inançtan, mezhepten, ideolojiden, etnisiteden insanlar yaşıyor.

Gelişmiş toplumlar, bir arada yaşamanın formülünü bulmuşlar. Bu formülü de güçlü bir anayasa ve bağımsız bir yargı ile teminat altına almışlar.

Çünkü herkesin fikriyle katkı sunduğu değil de “bir kimsenin” üstünlük kurmaya çalıştığı ülkelerde kaos, çatışma, insanların enerjisini yok eden kavgalar bitmiyor.

Bitmiyor. Çünkü kimse kimseye boyun eğmez. Kimse kimsenin yaşam tarzını dayatmayla kabul etmez. Bu tür kavgalar ilelebet sürer gider.

İnsanlar baskıyla, o baskının neden olduğu korkuyla belki bir süre sinerler ama teslim olmazlar. Huzursuz olurlar. Tatsız olurlar. Ülkeyle duygusal bağları zayıflar. Öğretmendir, doktordur, mühendistir. Kendini bu ülkede değersiz hissettikleri için verimli çalışmazlar. Üretemezler. Çok güzel hastaneler yaparsın ama içinde canla, başla çalışacak doktor bulamazsın.

Çok güzel okullar yaparsın ama çocuklarını teslim edecek canla başla çalışan öğretmenler bulamazsın.

Üstelik bu kötü senaryo işlerin “iyi gitmesi” sonucu olur.

Çünkü daha da kötüsü olabilir. Okumaya devam et “Levent Gültekin 7 Kasım 2016 Köşe Yazısı”