Etiket: ibḳā

ibḳā – ipka – beka – ﺍﺑﻘﺎﺀ

(ﺍﺑﻘﺎﺀi. (Arapça: beḳā’ “devam etmek, sâbit olmak, kalmak”tan ibḳā’
1. Sürekli ve dâimî kılma: 

Meram ibkā-yı nâm etmekse bir mısrâ da kâfîdir / Aceb hayretteyim ben Sedd-i İskender husûsunda (Koca Râgıb Paşa – Ş.A.D.). 
2. Bulunduğu hal üzere, olduğu gibi ve yerinde bırakma, dokunmama: 

Kadîm kıdemi üzerine terkolunur kāide-i esâsiyyesine binâen şeyhin birkaç asır-dîde mezârı ipkā ve sökülen taşları yerlerine ircâ edilmiştir (Selim N. Gerçek). 
3. eski. Sınıfta bırakma. 


 İpkā etmek: 
1. Sürekli kılmak, sürekli bir duruma getirmek:
Etmek istersen eğer dehrde ibkā-yı kemâl / Âteş-i aşk u mahabbetle kıl ifnâ-yı vücûd (Hersekli Ârif Hikmet).
İbkā-yı eser mûcib-i tahsîl-i bekādır (Nâmık Kemal).

Milletimizin unvân-ı iftihârı olan nâmını cihân-ı fenâda ilelebet ipkā etmiştir (Nâmık Kemal). 
2. Yerinde bırakmak, değiştirmemek: 

Bir hâkan da sâir hâkanlıkları fethettiği zaman eski hâkanları yerlerinde ipkā ederdi (Ziyâ Gökalp).
İpkā kalmak: eski. Sınıfta kalmak. İpkā hil’ati (kürkü): Osmanlı devlet teşkîlâtında yerinde bırakılan memurlara giydirilen hil’at, kürk. 

İpkā fermânı (hükmü): 
1. Yeni bir pâdişah tahta çıktığında başta sadrâzam olmak üzere devlet ricâlinin yerlerinde kaldıklarını bildirmek üzere çıkarılan ferman. 
2. Osmanlı devlet teşkîlâtında tâyinleri bir veya iki sene için yapılmış olan memurların memûriyetlerinde bırakıldıklarına ve hizmetlerinin uzatıldığına dâir çıkarılan ferman, yazılı hüküm. 


İbkāen (ﺍﺑﻘﺎﺀًzf. (ibkā’nın tenvinli şekli) Yerinde bırakılarak. 
İbkāen tâyin: Eski memûriyetin devâmı veya azledilen memurun tekrar eski işine getirilmesi hakkında kullanılan tâbir.