Etiket: inanç

“Tedavi edici tek ilaç satılmıyor. İlaçlar semptom giderici. Hastaneler insanları hasta olduklarına inandırıyorlar.”

“İlaçlar ve hastaneler tedavi için değil” İsmet Özel

“Tedavi edici tek ilaç satılmıyor. İlaçlar semptom giderici. Hastaneler insanları hasta olduklarına inandırıyorlar. Bir kere ayak attığın zaman hastaneden hasta olarak çıkıyorsun. Biz hayatımızdan tevekkülü kaldırdık. “Allah ne isterse o olur” demeden yaşıyoruz.

İsmet Özel, Mannheim, 29 Aralık 2013

akl ile hakka erilmez aşkdır mürşid olan / ölmeden ol ölmeyenler gelmesin bu meclise

dersi hak’dan almayanlar gelmesin bu meclise
aşka kulak salmayanlar gelmesin bu meclise

cümle eşyaya hakikat mâyedir aşk-ı ilâh
künh-ü aşkı bilmeyenler gelmesin bu meclise

bahr-i aşkın menbaıdır bil kulûb-u evliya
bahr-i aşka dalmayanlar gelmesin bu meclise

aşkdır pak eyleyen şirk-i cenabetden seni
aşkla pak olmayanlar gelmesin bu meclise

akl ile hakka erilmez aşkdır mürşid olan
ölmeden ol ölmeyenler gelmesin bu meclise

akl ile ölüp dahi aşk ile dirilmek gerek
aşkı mürşid olmayanlar gelmesin bu meclise

varlığın mahv etmeyen gaybi mürîd-i nefs olur
kendisin yok bilmeyenler gelmesin bu meclise.

Allah sevenlerin gönlüne girmiş, Sır etmiş kendini görmemek için

allah sevenlerin göñüne girmiş gulundan uzakta durmamak içun
allah sevenlerin göñüne girmiş, sır etmiş kendini görmemek içun

nerde ne arıyoñ divane goñül
dinle bir gendiñi anlamak içun
sen bir ruhsun galbin ruhuña bağlı
irade elinde yönelmek içun

tanıyabildin mi sendeki seni
bütün vucuduñu bu nazik teni
allah şahit etmiş ruha bedeni
kimseyi kimseden sormamak içun
kimseyi kimseden sormamak içun (sormamak içun)

saña akıl fikir, bir mantık vermiş
seni gözüñünen dünyayı görmüş
allah sevenlerin göñüne girmiş
gulundan uzakta durmamak içun
gulundan uzakta durmamak içun (durmamak içun)
allah sevenlerin göñüne girmiş
gulundan uzakta durmamak içun (durmamak içun)

sevip sevilmesi gayet datlıdır
garip’im sevgiler farklı farklıdır
bu hak ruhumuzla irtibatlıdır
sır etmiş kendini bilmemek içun
sır etmiş kendini bilmemek içun (bilmemek içun)

o hak ruhumuzla irtibatlıdır
sır etmiş kendini görmemek içun (bilmemek içun)

 

 

Fethullahçılar ve Avcı

Çok sık duyduğumuz sözler var.

“AKP’liler, devleti ele geçirmeye çalışıyor” gibi ya da “Fethullahçılar devleti ele geçirmeye çalışıyor” gibi.

Devlet “birilerinin” sahip olduğu ve “birilerinden” koruduğu bir kale anladığım kadarıyla ve bu “kalenin” ele geçirilmesinden korkuyorlar.

Kim bu “kalenin” sahipleri, niye onlar devleti “yönetiyorlar” da “diğerleri” devleti “ele geçirmeye” çalışıyor?

CHP “devleti ele geçirmeye” çalışmıyor mesela, ordu da devleti ele geçirmeye çalışmıyor, yüksek yargı da devleti ele geçirmeye çalışmıyor, onlar hakkında “devleti ele geçirmeye çalışıyorlar” diye bir söz duymadım.

Ama AKP’lilerle Fethullahçılar devleti ele geçirmeye çalışıyor.

Devlet, bu ülkenin bütün vatandaşlarının “yönetmeye talip olabileceği” bir şey değil demek ki, sadece bazılarının yönetebileceği, diğerlerinin ise “ele geçirebileceği” bir şey.

Dün Roni Margulies bu konuda muhteşem bir yazı yazmıştı.

“Bir general, bir emniyet müdürü ‘evet ben Fethullahçıyım’ derse ne yapılması öneriliyor” diyordu, “işten mi atmak gerek adamı? Hapse mi atmak gerek?

İnançları nedeniyle atılması gerek, öyle mi?

Başka kimleri atmak gerek peki? Beğenmediğimiz inançlara inanan herkesi atalım mı?”

Fethullahçıların inançlarının ne olduğunu, diğer Müslümanlardan farklarını bilmiyorum, “ılımlı İslam” oldukları söyleniyor, ne olursa olsun, neticede bir “inanç” değil mi bu?

İnançlarından dolayı insanları suçlayacak mıyız?

“İnanç”, suç mu?

“Fethullahçılık” diye bir suç yok ama Fethullahçı olmak “suçlu” olmak anlamına geliyor neredeyse. Okumaya devam et “Fethullahçılar ve Avcı”

HAYRETTİN KARAMAN 10 Ocak 2010 Demokratik Açılım Köşe Yazısı

Sayın İçişleri Bakanımız “demokratik açılımın devam edeceğini, ilgili kanunlardan birinin Meclis’e sevk edildiğini, diğerlerinin de onun arkasından geleceğini” haber veriyor.

Demokratik açılım elbette yalnızca Kürt meselesinin çözümünü hedeflemiyor, ama bu meselenin de açılım içinde önemli bir yer tuttuğu açıktır.

“Kürt meselesi diye bir mesele vardı, yoktu” tartışmasını abes buluyorum; kendilerine Kürt diyen, kendilerini Kürt bilen, Kürtçe diye bir dilleri olan, Türklerle ortak inanç ve kültürleri yanında kendilerine mahsus örf ve adetleri de bulunan kardeşlerimizin eğer bazı şikayetleri ve talepleri varsa bunlara eğilmek toplumun ve devletin görevidir.
Devamı için buraya tıklayın.