Etiket: istifa

Kozmetikçi Flormar işçi kıyımına karşı yapılan eyleme yasa dışı diyerek göz boyuyor

 

ipin ucu flormarın elinde

“Atılan işçiler geri alınsın.”

“Zafer direnen işçinin olacak.”

“Yaşasın sınıf dayanışması.”

Son iki haftadır, kadın makyaj ve bakım ürünleri markası Flormar’ın Gebze’deki fabrikasının önünden bu sesler yükseliyor.

Onlarca kadın, sendikalı oldukları ya da fabrikadaki sendika örgütlenmesinin başını çeken ve işten çıkarılan arkadaşlarına alkışla destek verdikleri için işten çıkarıldıklarını veya istifaya zorlandıklarını söylüyor.

Zuhal Aktaş da bu kadınlardan biri.

3,5 senedir Flormar markası için çalışıyor. 17 Mayıs’ta işten çıkarılmış.

Şirketteki adaletsizliklerin sendikalı olmaya zorladığını söylüyor:

“Evde benim iki tane yetim çocuğum var. Onların geleceklerini sağlamak zorundayım. Hem anneyim, hem babayım. Şu anda bu direnişim evlatlarım için.”

Flormar işçileri sendika üyesi olarak anayasal haklarını kullandıklarını söylüyor, işe girdikleri tarihten beri maaşlarının artmamasından yakınıyor.

Çoğu, sendika hakları tanınırsa ve maaşlarına zam yapılırsa işlerine geri dönmek istiyor.

Petrol-İş Sendikası Gebze Şube Başkanı Süleyman Akyüz de eylemcilere destek vermek için fabrikanın önünde.

Ocak ayında fabrikada sendikalaşma sürecinin başlamasından itibaren şirkette sorunların baş gösterdiğini, Çalışma Bakanlığı’ndan işyerinde yetkili sendika olduklarına dair onay almalarının ardından da işten çıkarmaların başladığını anlatıyor:

“5 ay önce başlayan bir örgütlenme çalışması neticesi, bir aylık bir çalışmanın ardından, biz burada yeterli yasal çoğunluğu sağladık. Yasal çoğunluğu sağladıktan sonra da işverenin ilk tepkisi, sendikalı olan ve sendikalı olduklarını duyduğu, gördüğü, inandığı arkadaşları işten çıkarmak oldu. Bu Mart’ın sonunda başladı, Nisan’da da devam etmiştir.”

Bu süreçte 15 kişinin işten çıkarıldığını ekliyor.

Akyüz, ardından tazminatları yatırılmayan bu kişilerin fabrikanın önünde geçen hafta eyleme başladığını, çalışanlar arasından eylem yapan arkadaşlarına alkışla destek veren ya da selam verenlerin de işten çıkarılmaya başlandığını, neticede 15 Mayıs’tan itibaren fabrika önünde düzenli eylemlerin yapıldığını belirtiyor:

“(Flormar) Ramazan’ın birinci gününde sadece arkadaşlarına alkışla destek veren, selam veren 70’e yakın arkadaşı işten çıkarmıştır. Ramazan’ın 1’i itibariyle hemen hemen her gün fabrikadan işçi çıkarmıştır.”

Sendikanın verdiği bilgiye göre, sendikalaşma süreci başladığından beri işten çıkarılan ya da istifaya zorlanan kişilerin sayısı yaklaşık 120.

Flormar: Yasa dışı eylemlerde bulunuyorlar
Flormar’ı bünyesinde bulunduran Kosan Kozmetik, BBC Türkçe’nin röportaj talebini reddetti.

Ancak BBC Türkçe’ye yaptığı yazılı açıklamada, sendika ile hukuki süreç devam ederken bazı çalışanlarının “hiçbir yasal dayanak olmaksızın ve çalışma kanununa aykırı biçimde iş durdurma, işyerini işgal etme, üretimi durdurma, iş başında olan çalışanları yasa dışı eyleme teşvik etme ve hatta şiddet kullanma gibi girişimlerde bulunduklarını” söyledi.

Şirketin kamuoyunu bilgilendirme metninde de “Eylemler sırasında kendi çalışma arkadaşlarına saldıran ve onları darp eden” kişiler olduğu, bu olayların “yazılı ve görsel olarak kayıt altına alındığı” belirtiliyor.

Ancak şirket, BBC Türkçe’nin bu kayıtları görme talebini yanıtsız bıraktı.

BBC Türkçe’nin gördüğü, bir işten çıkarma ihtarnamesinde ise “mola saatlerinde ve muhtelif zamanlarda yasa dışı eylem yapan kişilere destek vermeniz, çalışma ortamında huzuru bozmanız, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunuz tespit edilmiştir” ifadesi yer alıyor.

BBC Türkçe’nin fabrika önündeki eylemi izlediği Çarşamba günü de üç kişi, mola saatlerinde arkadaşlarına alkışla destek verdikleri için yönetim tarafından bir odaya alındıklarını ve kendilerine üretim departmanına geçmedikleri takdirde istifa etmeleri gerektiğinin söylendiğini belirtti.

5 aydır şirkette çalışan Merve Atmaca da bu kişilerden biri.

Sabah saatlerindeki mola sırasında arkadaşlarına destek için alkış tuttuklarını, aynı gün istifaya zorlandıklarını anlatıyor:

“Çağırdılar, çıkış vereceklerini söylediler. Sonra onlara (eylemdeki işçilere) mesai saatleri içinde destek vermemizin suç olduğunu söylediler. ‘Ya üretimde çalışın’ dediler. Başka bir alanda… ‘Ya da istifanızı verin’ dediler. Ben de içeride çalışabileceğim bir bölüm olmadığı için istifa etmeyi tercih ettim. İstifamı verdim, çıktım.”

5 yıldır çalışan Sebahat Zengin benzer bir hikaye anlatıyor:

“Üretim müdürümüz bizimle tek tek konuştu. Bizi çalıştığımız departmanın dışında bir bölüme vermek istedi. Ben ofis elemanıyım, ofiste çalışıyorum. Beni üretimde çalıştırmak istedi. ‘Ya üretimde çalışırsın, ya istifanı verir çıkar gidersin’ diyerek bana bir şekilde baskı yaptı. Beni istifa yazmaya mecbur bıraktı diyebilirim.”

Şirketten yapılan açıklamada ise “Maalesef yasal dayanağı olmayan bu eylemler kamuoyuna çarpıtılarak ve haksız biçimde işten çıkarılma olarak yansıtılmaktadır. Hatta bazı çalışanlarımızın kendi rızaları ile ve yazılı biçimde gerçekleştirdikleri istifalar dahi işten çıkarılma olarak gösterilmeye başlanmıştır” deniyor.

Flormar’ın sloganı: ‘Biz kızlar istersek her şeyi yaparız’
Flormar’da işten çıkarılmalar ya da istifalar sürerken, işçilere destek de büyüyor.

Sendikalar ve sivil toplum kuruluşları da zaman zaman destek amaçlı eylemi ziyaret ediyor.

Hep birlikte halaylar çekiliyor, şarkılar ve türküler söyleniyor.

Flormar işçileri özellikle kadınlardan sosyal medya üzerinden destek görüyor.

Markanın “Biz kızlar istersek her şeyi, ama her şeyi yaparız” sloganı hatırlatılıyor.

Flormar çalışanları da mücadele etmeye kararlı.

11 yıl sonra işten çıkarılan Fatma Atılgan, “Biz haklarımızı istiyoruz. Sonuna kadar da çabalayacağız” diyor.

Haber: BBC Berza Şimşek

bbc.com/turkce/haberler-turkiye-44248357

Erdoğan 24 Nisan 2018 tarihli grup toplantısında iş dünyasına “Bu ülkenin OHAL ile idare edildiği dönemler şimdi bizim OHAL kararlarını uyguladığımız gibi cereyan etmiş dönemler değildi. Fabrikalar sürekli greve giderler çalışamaz hale gelirlerdi. Tüm sanayi kesimine seslenmek istiyorum. Acaba şu anda bu 7. OHAL dahil bir tane fabrikada böyle bir grev söz konusu mu? Böyle bir şey olduğu anda zaten en büyük bizim tutanağımız ne? OHAL. anında müdahalemizi yapıyoruz. OHAL çok ciddi bir çözüm kaynağımız oluyor ve şu süreç içerisinde Türkiye’de sanayi durmamıştır. Yoğun bir şekilde çalışmalara devam etmiştir. Hiçbir zaman da bunları durdurmaları mümkün değildir.” diye konuştu.

AK Parti İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu istifa etti

AK Parti İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, partisinden istifa etti. Akşam saatlerinde gelen istifa haberi ile AK Parti’nin TBMM’deki 335’e indi. AK Parti’den birkaç milletvekilinin istifa etmesi bekleniyordu.
Murat Başesgioğlu yaptığı açıklamada ‘Görüş ayrılıkları AK Parti’de siyaset yapma imkanını ortadan kaldırdı.’ dedi

Radikal Yazarı Akif Beki’nin Baykal’ın istafası için yazdığı bugünkü yazısı

Akif Beki’nin 11 Mayıs 2010 tarihinde Baykal’ın istifası hakkında yazdığı yazısı

Baykal’ın dublörüydü giden

Baykal’ın artık bir siyasi mevta olduğuna hükmedebilir miyiz?
Gerçekten mi?
İstifa ettiği doğru mu?…
Şaşkınlık, kuşku, şüphe hakimdi ilk tepkilere, fakat anlaşılabilir sebeplerle.
Baykal’dan beklenmeyen bir hamleydi.
‘Tınlamaz, üstüne yatar, pişkinliğe vurur’ görüşü ağırlıktaydı çünkü.
Benim gibi azınlık görüşünü savunanlarsa, direnmesi gerektiğini söylüyordu.
Bu kirli tertibi hazırlayan kötü adamlar, Baykal’ı devirme emeline nail olmamalıydı.
En azından, müstehcen bir sonla bitmemeliydi Baykal’ın siyasi kariyeri.
Kahreden ebedi bir utanca mahkum edilmemeliydi.
Aksine, bu fenalığı ona yapanlardı yüzü kızarması gerekenler.
Siyaset anlayışına muhalif olsam da, onursuz bir ayrılığa zorlanmasına razı değildi gönlüm.
Sonuçta, Baykal istifa yolunu seçti, ama kimse inanmadı.
Dünkü istifa çıkışıyla Baykal, bir anda Saddam Hüseyin fenomenine dönüştü.
***
Hatırlarsanız, ‘Saddam ölmedi, yaşıyor’ efsanesi, bir süre iş görmüştü.
Devrik Baas’çılar, direnişi ayakta tutmak için uydurmuştu bunu.
İdamından sonra bile,
Irak üzerinde hayaletini dolaştırmaya devam etmişlerdi Saddam’ın.
Yaydıkları söylentiye bakılırsa, Tikrit’teki köstebek yuvasında yakalanan da, yargılanıp asılan da dublörüydü.
Gerçek Saddam, gizli bir karargahta savaşmakla meşguldü hâlâ.
Muhalifleri, o öldükten sonra dahi rahatlayamadı korku belasına.
‘İstibdad rejimi, ya hortlayıp geri dönerse’ korkusuydu bu.
Peki, ya dublörü gitti, ama kendisi kaldıysa Baykal’ın?…
***
Temelli mi gitti, geri dönüşü olmayan bir gidiş miydi bu?
Yoksa, önümüzdeki kurultayda tekrar hortlayacak mıydı siyasi ölüsü?
Makûl şüphe için yeterince delile sahibiz.
İstifanın mürekkebi kurumadan, Mustafa Özyürek bunun kısa süreli bir ayrılık olduğunu açıkladı.
Bir tür geçici istifa, belki istirahat demek daha doğru…
Siyaseten bir onur intiharına kalkışmadı yani Baykal.
‘Siyasi mevta’ diyemeyiz henüz, öyleyse.
Detayları bir yana, demek ki oyun yaptılar.
Oturup yol haritasını planladılar ve geri gelmek üzere gitti.
O vakte kadar da, değişim ve yenileşme adına mücadele veren parti içi muhalifleri, Baykal’ın gölgesinde suskun bekleyecek.
‘Her an makamına rücu edebilir’ diye, hayaleti gezdirilecek CHP’nin üzerinde.
Başka bahara kalacak, iç hesaplaşma için gün sayanların umutları.
Gürsel Tekin, Kemal Kılıçdaroğlu gibi namzet isimler bu yüzden biat tazelemedi mi dün?
Baykal’ın istifayla açtığı kurultay kapısını kendilerine kapatmadılar mı hemen?
***
Baykal’ın istifası böyle bir oyunsa eğer, getirisini şöyle özetleyebiliriz;
Hem artan istifa baskılarının önünü kesmiş, hem özel hayatını sorgulayanlara rest çekmiş, hem de muhtemel bir iç ayaklanmayı bastırmış olacak.
Ayrıyeten devreye soktuğu ormancı taktiği de yanına kar kalacak.
Gider ayak tutuşturduğu alevlere bakın; siyaseti ateşe verdi.
Siyasi komplo suçunu hükümetin üstüne atıp, yangını başka bir yangınla söndürmeyi denedi.
Hatta, o mahrem görüntülerini tamamen yutması için daha büyük bir yangın çıkardı.
Bir rezaleti örtmek için, daha büyük bir rezalete yol açtı.
Kendisi hakkında imal edildiğini söylediği aşağılık komploya, daha feci bir komployla karşılık verdi.
***
CHP’yi yeniden şekillendirmeyi amaçlayan bir iktidar komplosu…
İnandırıcı mı?
Bu hesap tutar mı, Baykal aradan sıyrılmayı başarır mı?
Bence, ters teper.
Çünkü, sahnede oynayan hep dublör, aslı değil ki Baykal’ın.

Kaynak

İlker Başbuğ belge değil kağıt parçası

başbuğOrg. Başbuğ, Türkiye’nin kilitlendiği ‘belge’ ile ilgili basına konuştu. Başbuğ, ‘belge’yi bir kağıt parçası’ olarak tanımladı, “TSK üzerinden elinizi çekiniz” dedi. Baykal’ın isitfa imasını kâle bile almadı:
-”TÜRKİYE NEREDEYSE İKİ HAFTADIR GENELKURMAY ASKERİ SAVCILIĞININ ELİNDE BULUNAN, BİR KAĞIT PARÇASI ETRAFINDA GEREĞİNDEN FAZLA ENERJİSİNİ TÜKETMİŞTİR, HARCAMIŞTIR’

Kaynak: Haber 7

Zeki Sezer İstifa Etti

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, 29 Mart akşamı aldığı istifa kararını bugün basın karşısında açıkladı. Sezer, hafta sonunda parti organlarına hesap vereceğini de sözlerine ekledi.

Sezer, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, genel başkanlıktan istifa etme kararı aldığını dün açıkladığını söyledi.

Bu kararı, partisinin 29 Mart yerel seçimlerinde elde ettiği sonuç üzerine aldığını ifade eden Sezer, ancak istifasını resmi olarak sunmak için hafta sonu gerçekleştirilecek ”İl Başkanları ve Parti Meclisi Çalışma Toplantısı”nı beklediğini kaydetti.

Kaynak:HABER7

Chp’den İstifa

Başkan adayını beğenmeyen 55 kişi zehir zemberek bir açıklama yaparak partiden istifa etti.

 

Konya’nın Tuzlukçu ilçesindeki Cumhuriyet Halk Partisi teşkilatında sular durulmuyor. 29 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde Genel Merkez’in işadamı Mustafa Sak’ı aday göstermesi üzerine aralarında CHP İlçe Başkanı Özen Şahin’in de bulunduğu 55 kişi partiden ve yönetimden istifa etti. Sert açıklamaların yapıldığı basın toplantısında şimşekler Deniz Baykal, CHP Konya İl Başkanı Rahmi Baştoklu ve CHP Belediye Başkan Adayı Mustafa Sak’a yöneltildi.