İktidara yakın medyanın sebep olduğu bir skandalı anlatacağım:
İktidara yakın medya organının internet sitesinde bir video-haber yayınlanır. 28 Şubat döneminde, bir köyde biçki-dikiş kursunun sertifika merasimde, başörtülülere belge verilmediğine ilişkin bir haber.
Videoyu izlediğinizde, kaymakamın buna müsaade etmediğini görüyorsunuz. Video hemen yayılır, facebook-twitter vs ortamlarda paylaşılır. Doğal olarak da, videoyu izleyen ateşli kitle basar kalayı kaymakama…
O dönemde kaymakam olan zat, haber yapıldığı dönemde halen bir ilimizde vali yardımcısı olarak görevdedir. Bu zat herhangi bir açıklama yapmaz. Mahkemeye gider, videoya erişimi engelletir. Sonra bu zatın avukatı, konuyla ilgili yazan herkesten şikayetçi olur.
Sayıları tahminen 500’ü bulan insan, mahkemeye verilir. Başörtüsüne yönelik bir hareketi izzetinefislerine yedirememiş bu insanların bir kısmı, öfkelerine hakim olamayıp hakaret de etmişlerdir. Hepsine 5-10 bin TL’lik tazminat davaları açılır.
Mağdurlar facebook’ta örgütlenir, vatzap grupları oluşturulur. Yurdun dört bir yanından yüzlerce insan mahkeme kapılarında sürünmeye başlar. Konu, kaynak durumundaki medya organına iletilir. Sonuçta haber onlardan çıkmıştır. Haber değeri de olan bu olayı başından savar gazete.
Konu, AK Parti’de üst düzey yetkili-etkili abilere iletilir. Ancak halen bir ilimizde vali yardımcısı olarak görevde bulunan bu şahıs asla geri adım atmaz, şikayetlerini geri çekmez. Çoğu gariban, asgari ücretle çalışan insanların maaşlarına haciz konur, dara düşerler.
Şu sıralarda davalar birer ikişer sonuçlanıyor. Halen görevinin başında, vali yardımcısı olan bu zat, muhtemelen emeklilik ikramiyesinin katbekat üzerinde bir miktarı, bu davalardan cukkalayarak yaşlılık günlerine yatırım yapmış oluyor.
Hukuk skandalı olan kısımsa şu: İçinde tek bir hakaret geçmeyen, gayet yasalara uygun olarak yazdığınız yorumlar, attığınız tivitler vs, anında mahkemeden engelleme kararı çıkıyor. Hakimler niye hemen bu kararı veriyor?
Engelli bir mağdur var, asgari ücretle 3 çocuk bakmaya çalışıyor. Adam intiharı düşünme aşamasına gelmiş. Fakat bizim vali yardımcısı beyfendi ve onun bu işi “kazanç kapısı” haline getirmiş avukatının umurlarında değil…
Etiket: mahkeme
Ayşe Türkmenoğlu’nun açtığı davayı Kılıçdaroğlu kazandı
4 eski bakanın yolsuzluk iddiasıyla Yüce Divan’a gönderilmesini engelleyen Meclis komisyonunun AK Partili üyelerinden Ayşe Türkmenoğlu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na açtığı tazminat davası reddedildi. Ankara ikinci Asliye Hukuk Mahkemesi kararında “Muhalefet liderininin konuşması değil konuşmaması tepkiye yol açar” denildi.

17 – 25 Aralık soruşturmalarda adı geçen 4 bakan için kurulan komisyon, bakanları Yüce Divan’a sevk etmemişti. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da grup toplantısında komisyonun AKP’li üyelerin adını sayarak, “Bu milletvekilleri hırsızların hamiliğine soyunmuş milletvekilleridir arkadaşlar herkes bunu böyle bilsin. Siz de ahlak var mı, siz de vicdan var mı, sizde iman var mı? 9 kişiye söylüyorum, sizde ahlak, sizde namus sizde şeref var mı?” demişti. Okumaya devam et “Ayşe Türkmenoğlu’nun açtığı davayı Kılıçdaroğlu kazandı”
Katsayı mağdurları ne yapmalı? Zaman Gazetesi Yazarı Bülent KORUCU’nun yazısı
Danıştay’ın yetkisini ve donanımını aşan katsayı kararları üzerine ‘ne yapabiliriz?’ soruları çoğaldı.
Meslek liseliler ve alan değiştirme teşebbüsünde bulunmuş düz liseliler düşünüldüğünde yüz binlerce öğrenci, belirsizliğin kucağına itildi. Demokratik hukuk devleti iddiasını anayasanın değişmez maddelerine yazan bir ülkede yol belli: Demokratik tepki ve hukuk. Demokratik tepkinin kanallarının başında siyasî partiler geliyor. Yerel teşkilatlar ve genel merkezler nezdinde kamuoyu baskısı oluşturulabilir. Normal demokrasilerde sokak eylemleri demokratik tepki şekli olmakla birlikte, bizde araya karışabilecek provokatörler düşünüldüğünde ters sonuçlar doğurabilir. Demokrat gazeteci ve yazarların desteğini alabilecek adımlar atılmalı; bilgi verilerek ilgilenmeleri sağlanabilir. Yüzlerce mesajla posta kutularını doldurup insanları canından bezdirmek doğru değil. Kaş yapayım derken göz çıkarabilir ve insanları kızdırabilirsiniz.
Gelelim hukukî yollara… Karar vesilesiyle mağdur olduğuna inanan kişiler veya bunların velayetini haiz olanlar müdahillik talebinde bulunabilir. Endüstri meslek lisesi öğrencisi Ömer Faruk Benli’nin talebi mahkemece haklı bulunarak müdahilliği kabul edildi. Davacı İstanbul Barosu’nun talebini yerinde gören Mahkeme’nin, mağdurları reddetmesi, tarafsızlığına ‘telafisi imkânsız’ zararlar verecektir. Yükseköğretim Kurulu’nun kararından doğrudan veya dolaylı olarak menfaat ihlali bulunmadığı ve bu sebeple dava ehliyeti olmadığı halde baronun müracaatı kabul edildi. Sadece eski katsayı uygulamasından değil, oluşan belirsizlikten dolayı maddî ve manevî mağduriyet oluştuğu inkâr edilemez. Danıştay’ın verdiği yürütmeyi durdurma kararı söz konusu kayıpları telafisi imkânsız şekilde büyüteceğinden hareketle hem itiraz hem de müdahillik talep edilebilir. Mahkeme, hukukî menfaatin varlığına karar verirse, davalının yanında davaya iştirak edilebilir. Davaya katılanların (müdahillerin) yetkileri sınırlı olup, katıldığı kişiye yardımcı konumdadır. Uygulamada, taraflardan biri yanında davaya katılmak isteyenler, yürütmenin durdurulması taleplerinde bulunuyorlar. Bu başvurunun tabii bir sonucu olarak, yürütmenin durdurulması kararına da itiraz edebilir. Sadece son karara itiraz, temyiz, reddihâkim vs. gibi usul muamelelerinde bulunamaz. Bir de davaya katılanlar lehine veya aleyhine yargılama giderine de hükmedilemez.
İnternette yazımın altında matbu dilekçe örneğini bulabilirsiniz. Ancak şu kadarını söyleyeyim, dilekçeyi gerçekten ikna edici şekilde yazmak faydalı olur. Menfaatine halel geldiğine dair somut ifadeler kullanmak neticeye etki edebilir. Fakat asıl sorun, hak arama konusundaki ahesterevliğimiz. Ya yol bilmediğimizden ya da devlet kapısında sürünmek istemediğimizden, hakkımızın peşinden yeterince gitmiyoruz. Çeşitli meslek liseleri ve düz liselerden on binlerce mağdur bu yolla sesini yükseltirse duyarsız kalınamaz. Danıştay’a ulaşacak itiraz ve müdahillik dilekçelerinin en selametli usul olduğu kanaatindeyiz. Cılız tepkiler ise davacının haklılığına olmasa bile güçlülüğüne delalet ediyor. Ağlamayana mama verilmemesi de bir realite olarak önümüzde duruyor.
Tepkisizliğin en somut yansımalarından biri, ‘Meslek lisesi memleket meselesi’ diyen iş dünyasının sesini yükseltmemesi. Diğer bazı sosyal sorumluluk projelerinde olduğu üzere ‘mış gibi’ mi yapıyorlar acaba? TÜSİAD ve TOBB gibi iş dünyasının önde gelen kurumsal yapılarının sessizliğini izahta zorlanıyorum. 28 Şubat sürecinde ‘silahsız kuvvetler’ olarak göreve çağrılan kurumlar, yönetimleri değişmesine rağmen üstlerindeki ölü toprağını atmakta zorlanıyor. Sefer görev emirlerinin iptal edildiğini düşünüyoruz. Umarım yanılmıyoruzdur.
NOT: Endüstri meslek lisesi öğrencisi Ömer Faruk Benli’nin talebi mahkemece haklı bulunarak müdahilliği kabul edildi.
>>ÖRNEK ŞİKAYET DİLEKÇESİNİ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ<<
Kaynak: Zaman
Çocuklara Memati ismi konulması yasaklandı
Yargıtay da “Memati” adına “Hayır” dedi. Çocuklarının isimlerini “Polat” ve “Memati” olarak değiştirmek isteyen aile, yerel mahkemenin kısmen “Hayır” kararıyla şok yaşamıştı. Üsküdar 2. Asliye Hukuk mahkemesinin “Polat” adını uygun bulan ancak “Memati” isminin konulamayacağı ile ilgili kararının temyiz incelemesini tamamlayan Yargıtay, mahkemenin verdiği kararı onadı. Böylece Türkiye’de çocuklara “Memati” adının konulamayacağı ile ilgili mahkeme kararı kesinlik kazanmış oldu.
Microsoft Yine Kaybetti 100 milyon dolar ceza ödeyecekler
Internet Explorer yüzünden defalarca ceza alan Microsoft bir kez daha vuruldu.
Mississippi Eyaletinin Microsoft’a açtığı tekelcilik davasında yargıç Microsoft’u suçlu bulup 100 milyon dolar ödemeye mahkûm etti.
Geçtiğimiz Perşembe günü sonuçlanan dava Amerika’da yazılım devine açılan davaların en sonuncusu ve en yüksek para cezası ile sonuçlananı. 2000 yılında bir federal yargıcın Microsoft’un Internet Explorer’ı işletim sistemi ile beraber yüklü vererek tekelcilik oluşturduğunu kanıtlaması üzerine açılan davalar Microsoft’a pahalıya patlıyor.