Etiket: Niyâzî Mısrî
yağmur gibi yağarsa belâ sen baş açarsın, can vermeğe dost yoluna sen kurbâna mı geldin
Ey bülbül-ü şeyda yine efgâna mı geldin,
Azm-i gül edüp zârıyla giryâna mı geldin.
Pervâne gibi âteşe daim cân atarsın,
Evvelde bu aşk ödüne sen yâna mı geldin.
Yağmur gibi yağarsa belâ sen baş açarsın,
Can vermeğe dost yoluna sen kurbâna mı geldin.
Herşey çalışır bir sıfatı eyleye mâ’mur,
Sen cümle sıfat ilini vîrâna mı geldin.
Vech-i ahadiyet ki şu eşyâda görünmüş,
Bu kesrete ancak seyrâna mı geldin.
Bir kimse senin olmadı hiç râzına mahrem,
Bilmem bu cihân içine yekdâne mi geldin.
Bu hasta Niyâzî ye şifâ remzin edersin,
Derde düşenin derdine dermâna mı geldin.
Vech-i ahadiyyet ki şu eşyâda görünmüş,
Bu kesrete ancak anı seyrâna mı geldin.
Niyazî Mısrî
Divân Şerhi, Mahmut Sadettin Bilginer, Esma Yay
|
şeyda : Çılgın
efgan : Ağlayıp haykırma
zar : İnleme, ağlama
giryan : Gözyaşı
remz : İşaret
dil : Gönül
virane: Yıkık, terkedilmiş yer, harabe, ören
Ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı / Ben beni terk eyledim bildim ki ağyâr kalmadı
Bu eserin bestekârı olan Şeyh Hâfız Hüseyin Hâlis Efendi, Şehremini’deki Remlî Tekkesi’nin şeyhi olup, eseri okuyan Zâkirbaşı Albay Salahaddin Gürer’in dayısıdır. Zâkirbaşı Salahaddin Gürer, diğer dayısı Râşid Efendi’den olduğu kadar Hâlis Efendi’den de çok istifâde etmiştir…
Nutuk : Niyâzî Mısrî Kuddise Sırruh
Beste : Şeyh Hâfız Hüseyin Hâlis Efendi
Makam : Mâhur
Okuyan : Zâkirbaşı Albay Salahaddin Gürer
Ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı
Ben beni terk eyledim bildim ki ağyâr kalmadı
Cümle eşyâda görürdüm hâr var gülzâr yok
Hep gülistân oldu âlem şimdi hiç hâr kalmadı
Gece gündüz zâr u efgân eyleyüp inlerdi dil
Bilmezem n’oldu kesildi âh ile zâr kalmadı
Gitti kesret geldi vahdet oldu halvet dost ile
Hep Hakk oldu cümle âlem şehr u pâzâr kalmadı
Dîn diyânet âdet ü şöhret kamu vardı yele
Ey Niyâzî n’oldu sende kayd-ı dindâr kalmadı
Niyâzî Mısrî