Özledim seni, düştüm yollara
Açtım gönlümü rüzgarına
Bir hayaldi sanki, bir macera
Yıkıldım. Kelimeler paramparça
Yandım, Yandım
Yandım yandım ahhhh ki ne yandım!
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın
Baka baka doyamadım, hem kokladım da
Sarhoşluğu geçmedi hala
İçimde sevdan
Hala hoş bir havan var
Ne güzel adın
Bir çizik attın gönlüme, kanattın.
Yandım, Yandım
Yandım yandım ahhhh ki ne yandım!
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın
Baka baka doyamadım, hem kokladım da
Sarhoşluğu geçmedi hala
İçimde sevdan
Seni görebildiğim yer rüyalar artık.
Deli diyorlar bana
Besteciler: Mahmut Mazhar Alanson / Ozan Colakoglu Sanatçı: Mazhar Alanson Albüm: Türk Lokumuyla Tatlı Rüyalar Çıkış tarihi: 2002 Tür: Pop
Kerem kıl ey saki verme yüz bana Gönül o yüzlerden farıdı gitti
Sevda illetinden açma söz bana O illet bana bir nar idi gitti
Evvelden gül gibi olurdum handan Şimdi bülbül gibi kalmışım giryan
Ya nice ağlayıp etmeyim efgan Yarim sadakatli yar idi gitti
Yarin cemaline muvafık ismi Hüsnüne düşmüştür mutabık ismi
Ne zaman okunsa bir âşık ismi Derler ki bir Emrah var idi gitti
Söz: Erzurumlu Emrah
Beste: Uğur Işılak
farımak: (Ar. fāriġ “bir şeyden vazgeçen kimse” ve karı-mak “yaşlanmak” fiilinin karışmasıyle ortaya çıkmış olabilir) (-den) E. T. Türk. ve halk ağzı. 1. Bezmek, bıkmak, usanmak, vazgeçmek: Gönül farımadı güzel sevmeden / Ak göğsün bendi de gümüş düğmeden (Karacaoğlan). Yolum yokuşa dayandı / Farıdı gönlüm farıdı (Âşık Veysel). 2. (–) Yıpranmak, ihtiyarlamak, eskimek: Cism içinde can imişsin bir zaman / Vaktin geçmiş farımışsın sevdiğim (Erzurumlu Emrah).
muvâfık: (ﻣﻮﺍﻓﻖ) (Ar. muvāfaḳat “uygun olmak”tan muvāfiḳ) 1. Uygun, münâsip: En muvâfık hareket bu idi (Hüseyin R. Gürpınar). Necip hemşîreme pek muvâfık, fakat hemşîrem Necib’e hiç lâyık değildir (Mehmet Rauf). 2. i. Aynı tarafı destekleyen, aynı görüşü paylaşan, birbirine muhâlif olmayan kimselerden her biri: “Muvâfık, muhâlif hepsi salonda idi.” ѻ Muvâfık bulmak (görmek): Uygun görmek: İşi yine doğrudan doğruya Talat Hanım’a açmayı muvâfık buldu (Hüseyin R. Gürpınar). Muvâfık gelmek: Uygun, elverişli görünmek. Muvâfık olmak (düşmek): Uygun olmak:Bu hâle hükm-i tabîat demek muvâfık olur (Abdülhak Hâmit). Bu hareketi îcâb-ı sadâkate muvâfık düşmüyordu (Hüseyin R. Gürpınar).
mutâbık: (ﻣﻄﺎﺑﻖ) (Ar. ṭabḳ “uygun gelmek, rast gelmek”ten muṭābiḳ) 1. Herhangi bir konuda karşılıklı olarak anlaşmaya varan, anlaşan, birbiriyle uzlaşan. 2. Uygun, münâsip, muvâfık: Bu vâkıa mutâbık-ı hakîkat olmaktan uzak bir dalâlettir (Kâtip Çelebi’den Seç.).Benim cihandaki hâlim buna mutâbıktır (Abdülhak Hâmit). ѻ Mutâbık kalmak:Karşılıklı olarak anlaşmak, uzlaşmak, uyuşmak: Üçü de bu karârın üzerinde mutâbık kaldı(Aka Gündüz). Eğer denildiği gibi dâvâ fikir suçu dâvâsı ise bunun üzerinde mutâbık kalmak lâzımdır (Burhan Felek). Mutâbık olmak: Anlaşmak, uymak.
(aman) Anladım evelden böyledir takdir
Gider bu ayrılık (ayrılık) başaca böyle Aradım derdime bir çare yoktur
Yoksa tecelli-i kader mi böyle (böyle) Aradım derdime bir çare yoktur
Yoksa tecelli-i kader mi böyle (böyle)
(aman) Aksine çark ettin devran-ı felek (felek)
Hep havaya gitti (zalım of) çektiğim emek Sevda çöllerinden ah yar diyerek
Mecnun da gezerdi ben gibi böyle
Sendelesen bile bazı yürümek var ya
Oh ne rahat deyiverip yayılmak varken Kim demiş köşe başında tezgah kurmuşlar
Düşmüş işportalara sevda gibi sevdalar
Doğuştaki o muhteşem güzellik bile
Nereden gözlersen gözle Dolu dolu gözyaşı ile kan ile terle
Değil mi ömrüm
Ömrüm Ömrüm Ömrüm!
Elalemdir neler derler yaşamak var ya Öküz altında buzağı aranırlarken
O ki bir an içindir tuz basılır yaralara Hasretlerden süzülünür sevda gibi sevdalara
sevda nedir bilmiyeninin vay haline vay vay akan yaşı silmiyenin vay haline vay vay benzi solup gülmeyenin vay haline vay vay karlar yağar dağlarına vay haline vay vay
bulup yârin almayanın vay haline vay vay bağda gülü kalmayanın vay haline vay vay yâr aşkıyla çalmayanın vay haline vay vay karlar yağar dağlarına vay haline vay vay
kerem olup yanmayanın vay haline vay vay aslı gibi kanmayanın vay haline vay vay bu dünyada onmayanın vay haline vay vay karlar yağar dağlarına vay haline vay vay