Etiket: uğur ışılak

Üç yüz altmış su geçtim, dört yüz kırk dört dağ aştım, Vahdet şarabını içtim, düştüm meydan içinde.

Hâlık’ımı izledim dün gün cihan içinde;
Dört yanımdan yol indi kevn ü mekân içinde.

Üç yüz altmış su geçtim, dört yüz kırk dört dağ aştım,
Vahdet şarabını içtim, düştüm meydan içinde.

Çünkü düştüm meydana, meydanı dolu gördüm,
Yüz bin arifi erdim, hepsi cevlan içinde.

Arş u Kürsü yürüdüm, Levh u Kalem i gördüm,
Vücut şehrine vardım, dedim bu can içinde.

Eri gördüm erleştim, istediğimi sordum,
Hepsi sende dedi, kaldım hayran içinde,

Hayran oluben kaldım, bir hoş oluben kaldım,
Özümü derde saldım, buldum derman içinde.

Söz: Ahmet Yesevî
Beste: Uğur Işılak Okumaya devam et “Üç yüz altmış su geçtim, dört yüz kırk dört dağ aştım, Vahdet şarabını içtim, düştüm meydan içinde.”

görsek gonca dudaklı yari ziyan ederiz / gül yüzü için bülbül gibi figan ederiz (Avni)

FATİH SULTAN MEHMET ( Avnî ) DİVANI’NDAN
GAZEL – I

Görsek ol gonca-lebi çak-ı giriban iderüz
Gül yüzün yâdına bülbül gibi efgan ederiz

çak-ı giriban: yaka yırtmak, yakasını parçalamak

gonca-lebi: gül dudaklı

efgan etmek: bülbülün kendinden geçmiş haldeki şakıma durumu hali

O gonca gül dudaklı yari ne zaman görsek çılgına dönüp yakamızı yırtarız
O gül gibi güzel yüzünü ne zaman anarsak bülbül gibi feryatlar koparırız

Sevgiliyi genel olarak güle benzeten şair, her nasıl ki bülbül güle olan aşkını feryat figan şakıyarak belirtiyorsa, kendisini de bülbüle benzeterek sevgilinin güzelliğine duyduğu aşkı feryatlar kopararak dile getirdiğini belirtiyor.

Hasta dil kapuna varsa n’ola tımar ister
Yine bu derde anun derdine derman iderüz

Hasta gönlün kapına kadar gelmişse bunda ne var. Aciz gönlüm şifa aramaktadır.
Biz onun derdinin dermanının yine bu kapıdan bulunacağını umuyoruz.

Gönlü aşk ızdırabına sokan sevgilidir. Bunu şairin “biz onun derdinin dermanının yine bu kapıdan bulunacağını umuyoruz” dizesindeki “yine” sözcüğünden anlıyoruz. Yani şair “derdim de dermanım da sensin” demek istemiştir.

Mihr ün ey hüsn-i bedi u leb-i la’li şirin
Kıssa-i Hamza gibi âlem’e destan ederiz Okumaya devam et “görsek gonca dudaklı yari ziyan ederiz / gül yüzü için bülbül gibi figan ederiz (Avni)”

Fikri yok, duygusu yok, sanki yürür bir kötürüm; Bu da sağlıksa eğer bence müreccahtır ölüm.

Rüya

(…)

— Aman be emmi!
— Ne var?
— Düş yorar mısın?
— Be adam,
Biraz nefesleneyim, dur ki, yorgunum…
— Duramam.
— Neden?
— Fenâma gider beklemek de…
— Vah! Vah! Vah!
— Bilir misin ki ne gördüm…
— Hayırdır inşallah!
— Yemek yiyip yatıverdim, tamam yarıydı gece,
Bir öyle hayvana bindim ki, seçmedim iyice.
— Peki, o bindiğin at mıydı, anlasak, neydi?
— Bilir miyim? Yalınız dört ayaklı bir şeydi…
Katır mı desem? Eşek mi desem?
Öküz mü desem? İnek mi desem?

Al at mı desem? İdiç mi desem?
Koyun mu desem? Çepiç mi desem?
— Güzel!
— Biraz yürüdük…
— Geçtiğin nasıl yerdi?
— Nasıl mı yerdi?.. Unuttum, görür müsün derdi?
Yokuş mu desem? İniş mi desem?
Uzun mu desem? Geniş mi desem?
Çorak mı desem? Çayır mı desem?
Sulak mı desem? Hayır mı desem?
— Tamam! İlerde ne gördün?
— İlerde bir kocaman
Karaltı vardı…
— Peki, ismi yok mu?
— Bilmem aman!
Ağaç mı desem? Kütük mü desem?
Duvar mı desem? Höyük mü desem?
Ağıl mı desem? Hamam mı desem?

Yıkık mı desem? Tamam mı desem?
— Ya sonra?
— Karşıma, baktım, dikildi…
— Kim?
— Bir adam.
— Tanıştınız mı?
— O, bilmem tanır mı, ben tanımam…
Babam mı desem? Kızım mı desem?
Hasım mı desem? Hısım mı desem?
Çıfıt mı desem? Gâvur mu desem?
Şudur mu desem? Budur mu desem?..
— Uzatma, sen buluyorsun belânı Allah’tan…
Bu: Elde bir; yalınız pek seçilmiyor ne zaman…
Bugün mü desem? Yarın mı desem?
Uzak mı desem? Yakın mı desem?
Yazın mı desem? Güzün mü desem?
Güzün mü desem? Yazın mı desem? …

— Ne kadar doğru! Hocam, hayra yorulmaz bu gidiş.
— Sen o rü’yâya hakikat deyiver, tam bizim iş.
Herifin hâlini gördün ya, bugün millet de,
Aynı meslekte, o fıtratte, o mâhiyette.
Tanımaz bindiği mahlûku, sürer körü körüne;
Tanımaz gittiği yer hangi taraf, gördüğü ne?
Fikir yok, duygusu yok, sanki yürür bir kötürüm;
Bu da sağlıksa eğer bence müreccahtır ölüm.

(…)

Bu da sağlıksa eğer bence müreccahtır ölüm

Uğur Işılak / Akifçe albümünün “Rüya” parçası.
Söz: Mehmet Akif Ersoy Müzik: Uğur Işılak

toprağından fazladır sende yatan adamlar, sen silahın inançla son döğüştüğü yersin!

Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düşmana bir gün.
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin birden üşüştüğü yersin!
Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla.
Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla.
Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla,
Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin!
Toprağından fazladır sende yatan adamlar,
Irmağın kanla çağlar, yağmurun kanla damlar.
O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar,
Sen silahın inançla son döğüştüğü yersin!

Söz: Faruk Nafiz Çamlıbel
Beste: Uğur Işılak

kahvede fağfuri fincan beğenmez / lâl ü güher ister mercan beğenmez

 

Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda seyran beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için insan beğenmez

Alemi tan eder yanına varsan
Seni de yanıltır mesele sorsan
Bir cim bile çıkmaz karnını yarsan
Meclise gelir de erkân beğenmez

Her çeşit insandan birkaç eşi var
Mektepten kovulmuş günah işi var
Rabbi yesirde dört yanlışı var
Tahsil etmek için irfan beğenmez

Ellerin evinde çul fîraş olur
Burnu sümüklüdür gözü yaş olur
Bayramdan bayrama bir tıraş olur
Gider berbere de dükkân beğenmez

Dağlarda taşlarda dolaşan Yörük
İnsanlar içine çıkmayan hödük
Bir elife dili dönmeyen sürtük
Şehirde tecvitle Kuran beğenmez

Yayladan yaylaya konup göçer de
Arpayı buğdayı ekip biçer de
Mısır yaprağın kıyıp içer de
Tütünü bulunca duman beğenmez

Bir odası vardır gayet küçücek
Kendi aklı sıra keyf yetirecek
Bir çanağı yoktur ayran içecek
Kahveyi bulunca fincan beğenmez

Seyranî söyledi bu doğru sözü
Haddeden çekilmiş doğrudur özü
Şehre gelin gitse bir köylü kızı
Lal ü güher ister mercan beğenmez

IMG_2018-05-09_17_40_58.jpg

Seyrani


Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için kesan beğenmez.

Alemi ta’n eder yanına varsan
Seni yanıltır bir mesele sorsan
Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan
Camiye gelir de erkan beğenmez.

Elin kapısında kul kardaş olan
Burnu sümüklü hem gözü yaş olan
Bayramdan bayrama bir traş olan
Berbere gelir de dükkan beğenmez.

Dağlarda bayırda gezen bir yörük
Kim tımar sipahi kimi ser bölük
Bir elife dili dönmeyen hödük
Şehristana gelir ezan beğenmez.

Bir çubuğu vardır gayet küçücek
Zum-ı fasidince keyif sürecek
Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahvede fağfuri fincan beğenmez.

Aslında neslinde giymemiş hare
İş gelmez elinden gitmez bir kare
Sandığı gömleksiz duran mekkare
Bedestene gelir kaftan beğenmez.

Kazak Abdal söyler bu türlü sözü
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü
Köyden şehre gelen bir köylü kızı
İnci yakut ister mercan beğenmez.

Kazak Abdal


“Ormanda büyüyen adam azgını,
Çarşıda pazarda insan beğenmez.
Medrese kaçkını, softa bozgunu,
Selâm vermek için kesân (hiç kimseyi) beğenmez!
Âlemi ta’neder (herkesi kınar) yanına varsan,
Seni yanıltır bir mesele sorsan,
Bir cim (‘c’ harfi) çıkmaz eğer karnını yarsan,
Camiye gelir de erkân beğenmez!
İlin kapısında kul kardeş olan,
Burnu sümüklü hem gözü yaş olan,
Bayramdan bayrama bir tıraş olan,
Berbere gelir de dükkân beğenmez!
Dağlarda bayırda gezen bir yörük,
Kim tımarlı sipah (asker) kimi serbölük (kumandan),
Bir elife (alfabenin ilk harfine) dili dönmeyen hödük,
Şehristâna (büyük şehire) gelir, ezan beğenmez!
Yaz olunca yayla yayla göçenler,
Topuz korkusundan şehre kaçanlar,
Meşe yaprağını kıyıp içenler,
Rumeli bohçası duhan (iyi cins Rumeli tütününü) beğenmez!
Bir çubuğu (sigara ağızlığı) vardır gayet küçücek,
Zu’m-ı fâsidince (bozuk inancıyla) keyif sürecek.
Kırık çanağı yok ayran içecek,
Kahvede fağfûrî (porselen) fincan beğenmez!
Aslında neslinde giymemiş hâre (renkli kumaş)
İş gelmez elinden gitmez bir kâre (çalışmaya),
Sandığı gömleksiz duran mekkâre (düzenbaz),
Bedestene (kumaş çarşısına) gelir, kaftan beğenmez!
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü,
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü.
Köyden şehre gelen bir köylü kızı,
İnci, yakut ister; mercan beğenmez!”

azrailden mühlet alan öğünsün / ahretten dünyaya gelen öğünsün

 

İster ihtiyar ol ister nevcivan
Bu dünyada bâkî kalan öğünsün
Meraksız fikirsiz gamsız her zaman
Her zaman şâd olup gülen öğünsün

Müddet ki Hazret-i Ademden beri
Okunmaz defteri bilinmez sırrı
Bu dünyadan gitti nice bin biri
Ahretten dünyaya gelen öğünsün

Sefil Şenlik der ki bu dünya fâni
İskender Ürüstem Süleyman hani
Ecel pazarından kurtaran canı
Azrailden mühlet alan öğünsün

Çıldırlı Âşık Şenlik

IMG_2018-05-09_18_00_51.jpg

küsmüş müsün selamımı almadın, yeller mi savurdu küllerin hani

SEFİL BAYKUŞ

Sefil baykuş ne gezersin bu yerde
Yok mudur vatanın illerin hani
Küsmüş müsün selamımı almadın
Şeyda bülbül şirin dillerin hani
Civan da canına böyle kıyar mı
Hasta başın taş yastığa koyar mı
Ergen kıza beyaz bezler uyar mı
Al giy allı balam şalların hani
Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın
Uyandın da taş yastığa dayandın
Aslı Hanım gibi kavruldun yandın
Yeller mi savurdu küllerin hani

Kağızmanlı Hıfzı

DSC_0028


Sefil baykuş ne yatarsın burada,

Yok mudur vatanın ellerin hani,

Küsgün müsün selamımı almazsın,

Öter şeyda bülbül dillerin hani,

Bir koyun bir kuzu divana durdu,

Yemez mi dağların kuşiyle kurdu,

Durnam yoksa seni avcı mı vurdu,

Durnam teleklerin tellerin hani,

Can da cananına böyle kıyar mı,

Hasta başın taş yastığa koyar mı,

Ergen kıza beyaz donlar uyar mı,

Kumaş beste beste şalların hani,

Aç kapıyı emmim kızı gireyim,

Hasta değil misin halin sorayım,

Susuz değil misin bir su vereyim,

Çaylarda çalkanan sellerin hani,

aklıma düşünce seni düşününce içim içime sığmıyor

Başım yine darda
Yüreğim firarda
Gövdem peşimde değil

Emir oldu vaki
Aşkı doldur saki
Aklım başımda değil

Ciğerim yanıyor
Gören aldanıyor
Dert gözyaşımda değil

Aklıma düşünce
Seni düşününce
İçim içime sığmıyor
Yine hüzün var
Gelse de bahar
Sensiz günüm doğmuyor

Sürüklendim aşka
Yolum yoktu başka
Bir şey elimde değil

Hicran ne, dertli kim
Yaradan şahidim
Sevda dilimde değil

Sen yoksan biterim
Kaybolur yiterim
Yokluk ölümde değil

Aklıma düşünce
Seni düşününce
İçim içime sığmıyor
Yine hüzün var
Gelse de bahar
Sensiz günüm doğmuyor

Söz – Müzik: Uğur Işılak

IMG_2018-05-01_18_59_12-1.jpg

aşık ruhsati: mevlam kanat vermiş uçamıyorsun, bu nefsin elinden kaçamıyorsun

DSC_0079Daha Senden Gayri Aşık Mı Yoktur
Nedir Bu Telaşın Vay Deli Gönül
Hele Düşün Devr-İ Adem’ Den Beri
Neler Gelmiş Geçmiş, Say Deli Gönül

Şu Fani Dünyada Umudunu Yüz
İnanmazsan Var  Kitaba Yüz Be Yüz
Evin Mezaristan , Malın Bir Top Bez
Daha Duymadınsa Duy Deli Gönül

Günde Bir Yol Duman Çöker Serime
Elim Ermez Gidem Kisbü Karıma
Kendi Bildiğine Doğrudur Deme
Var İki Kamile Sor Deli Gönül

Gördüm İki Kişi Mezar Eşiyor
Gam Gasavet Gelmiş , Boydan Aşıyor
Çok Yaşayan Yüze Kadar Yaşıyor
Gelde Bu Dünyayı Yor Deli Gönül

Mevlam Kanat Vermiş Uçamıyorsun
Bu Nefsin Elinden Kaçamıyorsun
Ruhsati Dünyadan Geçemiyorsun
Topraklar Başına Vay Deli Gönül