Etiket: yargı

referandum sonucu %57,36 ile EVET çıkacak

Referandum tarihi yaklaştıkça her kesimin araştırma sonuçları da ortaya çıkıyor. Kimi araştırmalarda EVET az farkla önde kiminde HAYIR. Bu araştırmaların niteliği ve bağımsızlığı ne denli objektif bilemem ama kendi açıklamamı yapabilmek için bir araştırma da ben geliştirdim. Sosyal bilimlerde değişik araştırma yöntemleri bulunmaktadır. Ben de bu zenginlikten faydalandım.

Elde ettiğim bulgular yaklaşık olarak başlıkta kullandığım değer ile ifade edilebilir. Yani 12 Eylül sonucunda EVET oyları yeni anayasa için %57,36 değerinde olacak. En yüksek EVET oyları Doğu Karadeniz’den çıkıyor.
Araştırmamın içinde aslında oy yüzdelerinden çok benim şahsi olarak merak ettiğim diğer bir konu referandumda oy kullanacakların neye EVET veya neye HAYIR diyeceklerini bilip bilmemeleriydi. Beni asıl bu tablo ilgilendiriyor açıkçası. Zira 1982 anayasası askerin gölgesi altında zoraki olarak halkın önüne konulmuşu ve insanlar “evet” demeleri için baskı altına tutulmuştu. Yani o zamanlar “kim neye evet dediğinin” farkında değildi.

Günümüzde ise paketin 26 maddeden oluşuyor olması ve içeriğinin her türlü kitle iletişim ortamında yayınlanmış olmasına karşın acaba yine bilmeden mi oy kullanacağız. Açıkçası gördüğüm manzara beni korkuttu. Çünkü neredeyse seçmenlerin %80 lik bir bölümü neye “evet-hayır” diyeceğini çok da bilmeden oy kullanacak. İşte bu durum günümüz iletişim ortamında ve eğitim olarak her ile bir üniversitenin mevcut olduğu da göz önüne alındığı böyle bir şartta gelecek için hiç de iç açıcı bir tablo değil. Okumaya devam et “referandum sonucu %57,36 ile EVET çıkacak”

Referandum sonucu ne olur?

Zaman zaman, “Referandum nasıl sonuçlanır?” sorusuna muhatap oluyorum. Bana göre, eğer muhalefet, tartışmayı, “AK Parti’ye evet ya da hayır”çizgisine çekebilirse, doğal olarak “hayır”lar, “evet”leri geçer.
Ama bunda ne ölçüde başarı sağlayacaklar? Kendi tabanlarını ikna edebilecekler mi? Önce liderlerin meydana inmesini bekleyelim; birkaç hafta içinde tartışmanın nasıl bir seyir takip ettiğini daha iyi anlayabiliriz. Bana göre, özellikle Anayasa Mahkemesi’nin “hukuka uygundur” kararından sonra, “evet” oyları bir nebze yükseldi. Özellikle CHP’nin, “Bunlar yargıyı ele geçiriyorlar” iddiası, inandırıcılığını büyük ölçüde kaybetti.
Haber Türk’ün Konsensus şirketine yaptırttığı ankete göre, “Evet”ler 7 puan artarak ancak % 45.8’i bulmuş; “Hayır”lar % 54.2.
Buna mukabil, “Bugün seçim olsa kime oy atarsınız?” sorusuna, verilen cevaplar şöyle: (Kararsızlar dağıtıldıktan sonra) AK Parti % 40.1, CHP % 30.6, MHP % 12, Saadet % 2.3, BDP % 5.4, Diğer % 9.6.
Seçim ve referandum sonuçları arasında bir çelişki var gibi geliyor. Hem AK Parti’nin oyu bu kadar yüksek çıkacak, hem de, referandumda, “hayır”lar,“evet”lerin 8-9 puan önünde olacak. Unutmayalım ki, MHP, BDP ve Saadet Partisi tabanında “evet” eğilimi belirli bir orana ulaşabilir.
Tayyip Erdoğan, grup toplantısında, referandum için MHP tabanına göz kırptı. Bence Saadet Partisi’nin yanı sıra, hem Barış ve Demokrasi Partisi, hem de MHP tabanının bir bölümü, “Evet” kullanma temayülünde. Bu yüzden, Tayyip Erdoğan, doğru bir taktik uyguladı; MHP tabanına çiçek attı. Eğer kampanya, kutuplaşma yaratmadan götürülebilirse ve AK Partililer meydanlarda rakip partilere sataşmak yerine, anayasa değişikliğini anlatmaya gayret ederlerse, “Evet” oranı yükselir. Bahçeli ya da Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarında polemik dozu ne kadar yükselirse yükselsin, Erdoğan tuzağa düşmemeli ve soğukkanlı bir üslûp benimsemeli. Muhalefet, referandumu “AK Parti’ye evet ya da hayır”a dönüştürmeye çalışacak; bu yüzden kutuplaşma onların lehine. AK Parti ise, meseleyi hukuk zemininde tartıştırabilirse kazançlı çıkar.

Nazlı ILICAK

Sanatçılar 12 eylül referandumunu tartıştılar

Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N1K’da sanatçıları konuk etti. Sinema yönetmeni Mustafa Altıoklar, sanatçı Zeynep Tanbay ve Müjdat Gazen referandumda neye oy vereceklerini açıkladılar.

Mutlakiyetçi zihniyetçi yapının referandumu alması halinde hayatı zehir hale getireceğini belirten Mustafa Altıoklar, referandumun en az 23 maddesinin kendileri için de geçerli olduğunu ancak yargıyı ele geçirmek için bu referanduma gittiğini 2 madde hariç diğerlerinin hepsinin Meclis’ten geçeceğini belirterek AK Parti iki maddeyi meclisten geçirmek için diğer maddeleri perde olarak kullandığını ileri sürdü. Altıoklar, referandumda evet çıkmasıyla iktidarın yargıyı da ele geçirmeyi arzuladığını ileri sürdü. Mustafa Altıoklar Anayasametninin alanında uzman kişilerin anlayabileceğini buna karşın ilkokulu dahi okumamış kişelerin dahi bu referandumda oy kullanacağını belirtti. Halka ‘Yargı yürütmenin altına girsin mi girmesin’mi diye halka sorulması lazımdı dedi.

Altıoklar, referandumda evet çıkması halinde hükümet hemen referandum agidecek ve yeniden iktidara gelerek padişahlığını kuracaktır. Eğer hayır çıkarsa önümüzdeki yıl yapılacak seçimde hükümet yıkılacak ve iktidara gelecek diğer partiler yeni bir anayasa için kolları sıvayacak ve herşeyi ile yeni bir anayasayapacaklardır” dedi. Okumaya devam et “Sanatçılar 12 eylül referandumunu tartıştılar”

Ey siz sahipsizler…

Hasan yedi yaşında.

Kapının önünde oturmuş karpuz yiyor. O koca karpuz dilimi onun ellerine sığmıyordur, kara bir kuzu gibi kafasını karpuza gömmüş sularını bileklerinden akıtarak ısırıp, çekirdeklerini de bitirim bitirim dişlerinin arasından kaldırıma tükürüyordur.

Bir şeyler düşünüyor olmalı o sırada.

Ya bir mahalle maçını, ya jantları nikelajlı bir bisikleti, ya da kimbilir belki de sınıfta saçını çeken o yaramaz kızı.

Aniden sokağa koşarak birileri giriyor, peşlerinde korkutucu kara kasklarıyla, elleri coplu polisler.

Hasan korkup evin içine kaçıyor.

Ama korkusuna rağmen yarısı ısırılmış karpuzu da elinden bırakmıyor.

Polisler de peşinden giriyorlar Hasanların evinin avlusuna.

“Terörist” Hasan’ın kendilerine “taş attığından” ya da “örgüt üyesi olduğundan” şüpheleniyorlar demek ki.

O sırada içeride uyuyan babası oğlunun sesine uyanıp dışarı fırlıyor.

Polislerle karşı karşıya geliyor.

Oğlunun korktuğunu görünce çok hiddetlenmiş olmalı, polislere “ne yapıyorsunuz” diye bağırıyor herhalde.

Polislerden biri de silahını doğrultup Hasan’ın babasını alnından vuruyor.

Baba, şimdi komada.

Alnından vurulan baba, kardeşi öldürüldüğü için Güneydoğu’dan Mersin’e göç etmiş.

Ama bu ülkede onun gibilere kurtuluş yok.

Onlar sahipsizler.

Onlar gazetelere haber olmayanlar.

Onlar hesabı sorulmayanlar.

Onları bir mezrada roketle patlatabilir, bir piknikte ensesinden vurabilir, bahçesinde tarayabilir, bir hapishane avlusunda basket potasına asabilirsiniz.

Kimse aldırmaz.

Zengin değiller, ünlü değiller, bir bildikleri, tanıdıkları yok.

Cenazelerine bir iki akrabadan başkası katılmaz.

Gömülür ve unutulurlar.

Biz, onları unutturmayız.

Biz onları unutmayız.

Bu ülkede bir çocuğa dokunulduğunda, bir çocuğa kötülük yapıldığında, bir çocuk öldürüldüğünde, korkutulduğunda, biz varız.

Biz aslında sadece bunun için varız.

O sahipsizler için varız.

Elimizin yettiği, gözümüzün gördüğü, kulağımızın duyduğu her vahşetin peşine düşeriz.

Birisi bir çocuğa, bir sahipsize, bir kimsesize kötülük ettiğinde, kötülük etmeyi düşündüğünde korksun istiyoruz, “bunu şimdi yazarlar” diye içlerine bir korku düşsün istiyoruz.

Kötülük eden her kim olursa olsun, ne kadar güçlü olursa olsun, karanlıkların içine saklanmakta ne kadar mahir olursa olsun, onu bulup ortaya çıkartmak, hesabını sormak istiyoruz.

Bu ülkenin sahipsiz insanları, başlarına bir dert geldiğinde bizi arasın istiyoruz.

“Taraf diye bir gazete varmış, kimsenin sahip çıkmadıklarına sahip çıkarmış” desin istiyoruz.

Bizim hayalimiz, isteğimiz, varlık nedenimiz bu.

Sahipsizlere kimsenin dokunamayacağı bir ülke olsun burası istiyoruz.

Hasan oturmuş karpuz yiyormuş.

Yedi yaşında bir oğlancık.

Babasını vurmuşlar.

Anayasa’nın değişmesini, barışın olmasını, demokrasinin gelmesini, ordunun ve yargının vesayetinin sona ermesini bunun için, bu sahipsiz insanlar, bu sahipsiz çocuklar sahipsiz kalmasınlar diye istiyoruz.

Kimse onları korkutamasın, canlarını yakamasın, öldüremesin diye istiyoruz.

Canı yanan bir çocuğun haberini eğer bir gün bir başbakanın, bir politikacının, bir generalin sözlerinden daha küçük görürsek sayfamızda, o gün bize lanet edin.

Ama emin olun öyle bir gün olmayacak.

Ey bu ülkenin sahipsizleri…

Biz olduğumuz sürece sahipsiz değilsiniz.

Sizinle biz birbirimizin sahibiyiz.

Babası bir iyileşsin, Hasan’ın kapısının önünde karpuzunu yerken bir resmini çektirip altına da “Hasan’a dokunanı yakarız” diye yazacağız.

Yedi yaşındaki Hasan sizden değil, siz Hasan’a dokunmaktan korktuğunuzda biz rahat edeceğiz.

Taraf

Sistem ve AKP

Türkiye büyük bir değişimden geçiyor. Nüfusu, üretim yapısı, ekonomik kapasitesi, sınıfsal dengeleri, teknolojisi değişen bir ülkenin “siyasi sisteminin” değişmemesi mümkün değil.

Böyle büyük bir değişim, çıkar dengelerini, iktidar dağılımını da altüst ediyor.

Elbette, “eski sistemden” çıkarları olanlar, bu değişimi önleyebilmek için ellerinden geleni yapacaklar.

Eski sistem dediğiniz, seksen yıllık Cumhuriyet içinde kökleşmiş, kendi ordusunu, yargısını, bürokrasisini, hukukunu, hukuksuzluğunu, zenginini, medyasını, eğitimcisini, aydınını yaratmış devasa bir yapı.

Dövüşmeden teslim olması, değişime rıza göstermesi, uyuşturucuya alışır gibi alıştığı haksız iktidarı, devlet rantlarını, bedavadan kazanılmış “aydın” sıfatını derhal bırakması söz konusu değil. Okumaya devam et “Sistem ve AKP”