Umar mıydın: tavanlar yerde yatsın rahneden bîtâp?
Eşiklerden yosun bitsin, örümcek bağlasın mihrâp?
Civârın, manzarın, cevvin, muhîtin, her yerin mâtem;
Kulak ver: Çarpıyor bir mâtemin kalbinde bin âlem!
Samîmî yaşlarından coştu rûhum, hercümerc oldu;
Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu.
İlâhî! Bir müeyyed, bir kerim el yok mu, tutsun da,
Çıkarsın Şark’ı zulmetten, götürsün fecr-i maksûda?
Samîmî yaşlarından coştu rûhum, hercümerc oldu;
Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu
Vefâ yok, ahde hürmet hiç, emânet lâfz-ı bî-medlûl;
Yalan râic, hıyânet mültezem her yerde, hak meçhûl.
Yürekler merhametsiz, duygular süflî, emeller hâr;
Nazarlardan taşan manâ ibâdullâhı istihkâr.
Samîmî yaşlarından coştu rûhum, hercümerc oldu;
Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu
İlâhî! Bir müeyyed, bir kerim el yok mu, tutsun da,
Çıkarsın Şark’ı zulmetten, götürsün fecr-i maksûda?
Samîmî yaşlarından coştu rûhum, hercümerc oldu;
Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu
İlâhî! Bir müeyyed, bir kerim el yok mu, tutsun da,
Çıkarsın Şark’ı zulmetten, götürsün fecr-i maksûda?
Samîmî yaşlarından coştu rûhum, hercümerc oldu;
Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu
rahne: delik, gedik, yarık
bîtap: bitkin, yorgun
eşik: kapı önü. (kapı boşluğunun alt tarafına kapı eni uzunluğunda yerleştirilen taş veya tahtadan, yüksekliği çok az çıkıntı, söve)
mihrap: Câmi, mescit gibi ibâdet yerlerinde kıble duvarında bulunan, cemâatle namaz kılınırken imamın önünde durduğu, zeminden biraz yüksek girintili yer
manzar: görünen yer
cev: hava
hercümerç: karışık, altüst
halâs: kurtulma, kurtuluş
müeyyed: sağlam, kuvvetlendirilmiş
kerim: cömert, âlicenap, ulu, aziz
şark: doğu